Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
GÖZÜNÜ KAN BÜRÜMEK : Turkish Turkish

adam öldürecek kadar öfkelenmek

GÖZÜNÜ KAPAMAK : Turkish Turkish

ölmek

GÖZÜNÜ KAPAMAK : Turkish Turkish

görmezden gelmek

GÖZÜNÜ KIRPMADAN : Turkish Turkish

çekinmeden, korkusuzca

GÖZÜNÜ KIRPMADAN : Turkish Turkish

hiç uyumadan

GÖZÜNÜ OYMAK : Turkish Turkish

çok kötülük etmek

GÖZÜNÜ SEVDİĞİM : Turkish Turkish

okşamalık olarak kullanılır

GÖZÜNÜ SEVEYİM : Turkish Turkish

ica ya da sevgi sözü

GÖZÜNÜ TOPRAK DOYURSUN : Turkish Turkish

kendisinde olan ya da kendisine verilen şey ne kadar çok olursa olsun, bununla yetinmeyenler için ilenme olarak söylenir

GÖZÜNÜ YUMMAK : Turkish Turkish

gözünü kapamak

GÖZÜNÜN BEBEĞİ GİBİ SEVMEK : Turkish Turkish

çok sevmek

GÖZÜNÜN İÇİNE BAKA BAKA : Turkish Turkish

cesaret ve soğukkanlılıkla

GÖZÜNÜN KUYRUĞUYLA ( YA DA UCUYLA) BAKMAK : Turkish Turkish

elli etmemeye çalışarak, başını çevirmeden yandan bakmak

GÖZÜNÜN ÖNÜNDE OLMAK : Turkish Turkish

sürekli denetimi altında olmak

GÖZÜNÜN ÖNÜNDE OLMAK : Turkish Turkish

hiç unutmamak, olduğu gibi anımsamak

GÖZÜNÜN ÖNÜNDEN GEÇMEK : Turkish Turkish

anımsamak

GÖZÜNÜN ÖNÜNDEN GİTMEMEK : Turkish Turkish

ir türlü unutamamak

GÖZÜNÜN ÖNÜNE GELMEK : Turkish Turkish

ir şeyi zihinde canlandırmak, tasarlamak, anımsamak

GÖZÜYLE GÖRMEK : Turkish Turkish

ir olaya tanık olmak

GÖZÜZÜNÜN ÇAPAĞINI SİLMEDEN ( YA DA GÖZÜNÜN ÇAPAĞIYLA) : Turkish Turkish

sabahleyin uyanır uyanmaz

GÖZYAŞARTICI : Turkish Turkish

gözyaşına neden olan gaz ya da bunu içeren (silah)

GÖZYAŞI BEZLERİ : Turkish Turkish

gözyaşı ve gözkapağı bezlerine verilen ad

GÖZYAŞI DÖKMEK : Turkish Turkish

ağlamak

GÖZYAŞI, -NI : Turkish Turkish

gözyaşı bezlerinin salgıladığı, kimi etkilerle akan duru sıvı damlacıklarından her biri

GÖZYUVARI, -NI : Turkish Turkish

kafatasında bir çukur içine yerleşmiş bulunan, gözün yuvarlak olan parçası