Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
GÜÇ : Turkish Turkish

irim zamanda yapılan iş

GÜÇ : Turkish Turkish

ir aygıtın, bir düzeneğin iş yapabilme niteliği

GÜÇ : Turkish Turkish

siyasal, ekonomik, askeri vb. bakımlardan etki ve önemi büyük olan her şey

GÜÇ : Turkish Turkish

ir ulusun, bir ordunun vb. nin ekonomik, endüstriyel ve askeri potansiyeli

GÜÇ : Turkish Turkish

manevi güç

GÜÇ : Turkish Turkish

ir akarsuyun aşındırma ve taşıma yeteneği

GÜÇ : Turkish Turkish

ir toprağın verimlilik yeteneği

GÜÇ BELA À : Turkish Turkish

güçbela

GÜÇ GELMEK : Turkish Turkish

ir şeyin yapılmasında zorluk ve sıkıntıyla karşılaşmak

GÜÇ HALLE ( YA DA GÜÇÜ GÜÇÜNE) : Turkish Turkish

üyük güçlüklerle

GÜÇBEĞENİR : Turkish Turkish

eğenmekte titiz davranan (kimse)

GÜÇBEĞENİRLİK : Turkish Turkish

eğenmekte titiz davranma

GÜÇBELA : Turkish Turkish

zorlukla, güçlük çekerek

GÜÇBİRLİĞİ : Turkish Turkish

ir şeyi gerçekleştirmek, bir işi yapmak için güçleri birleştirme

GÜÇBİRLİĞİ YAPMAK : Turkish Turkish

ir şeyi gerçekleştirmek, bir işi yapmak için güçleri birleştirmek

GÜÇE SARMAK : Turkish Turkish

ir iş güç bir duruma gelmek, güçleşmek

GÜCENDİRİCİ : Turkish Turkish

gücendiren, gönül kıran, inciten

GÜCENDİRME : Turkish Turkish

gücendirmek eylemi, darıltma, incitme

GÜCENDİRMEK : Turkish Turkish

gücenmesine neden olmak, gönlünü kırmak, incitmek

GÜCENİK : Turkish Turkish

gücenmiş, kırılmış, incinmiş, küskün

GÜCENİKLİK : Turkish Turkish

gücenmiş olma durumu

GÜCENİLMEK : Turkish Turkish

gücenmek eylemine konu olmak, herhangi bir kimse gücenmek

GÜCENİŞ : Turkish Turkish

gücenmek eylemi ya da biçimi

GÜCENME : Turkish Turkish

gücenmek eylemi, darılma, dargınlık, küsme, küslük

GÜCENMEK : Turkish Turkish

irinin beklenmeyen bir davranışı ya da sözü karşısında kırgınlık duymak, üzülmek