Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
HAMURUMSU : Turkish Turkish

hamur kıvamında olan, iyi pişmemiş, hamursu

HAMUT : Turkish Turkish

araba koşumunda atların boyunlarına geçirilen ağaç ya da üstüne meşin geçirilmiş çember

HAN : Turkish Turkish

osmanlı padişahlarının adlarının sonuna getirilen san

HAN : Turkish Turkish

doğu ülkelerinde yerli beyler ve kırım girayları için kullanılan san

HAN : Turkish Turkish

yol üzerinde ya da kasabalarda yolcuların konaklamalarına yarayan yapı

HAN : Turkish Turkish

üyük kentlerde serbest mesleklerde çalışanların oda ya da daire tutup çalıştıkları birkaç katlı yapı

HAN GİBİ : Turkish Turkish

gereğinden çok geniş olan yer

HAN HAMAM SAHİBİ : Turkish Turkish

mülkü çok, varlıklı kimse

HANAY : Turkish Turkish

ıki ve daha çok katlı ev

HANAY : Turkish Turkish

sofa, hol

HANAY : Turkish Turkish

avlu

HANÇER : Turkish Turkish

ucu eğri ve sivri, kamaya benzer, silah olarak kullanılan bir tür bıçak

HANÇERE : Turkish Turkish

gırtlak

HANÇERLEMEK : Turkish Turkish

hançerle yaralamak ya da öldürmek

HANÇERLEMEK : Turkish Turkish

sarsıcı, yıkıcı darbe vurmak

HANÇERLENMEK : Turkish Turkish

hançerle yaralanmak ya da öldürülmek

HANÇERLENMEK : Turkish Turkish

sarsıcı, yıkıcı darbe almak

HANCI : Turkish Turkish

han işleten kimse

HANCI SARHOŞ YOLCU SARHOŞ : Turkish Turkish

kimin ne yaptığı, ne ettiği belli değil

HANCILIK : Turkish Turkish

hancı olma durumu ya da hancının işi

HANDE : Turkish Turkish

gülme, gülü?

HANDİKAP : Turkish Turkish

at yarışlarında binicilerle eyerin toplam ağırlığının, atların koşuyu kazanma şansını etkileyecek biçimde ayarlanması

HANDİKAP : Turkish Turkish

elverişsiz durum, engel

HANDİYSE : Turkish Turkish

yakın zamanda, neredeyse, hemen hemen

HANE : Turkish Turkish

ev, konut