Turkish Turkish
HAMİ : Turkish Turkish
gözeten, koruyan, koruyucu, himayeci (kimse)
HAMİ : Turkish Turkish
kayıran, kayırıcı (kimse)
HAMİL : Turkish Turkish
elinde bulunduran, üzerinde taşıyan
HAMİL : Turkish Turkish
üzerine bir şey oturtmaya, tutturmaya, koymaya yarayan araç, destek, bindi
HAMİL OLMAK : Turkish Turkish
üzerinde bulundurmak, taşımak
HAMİLE : Turkish Turkish
gebe, yüklü
HAMİLELİK : Turkish Turkish
gebelik
HAMİLEN : Turkish Turkish
üzerinde taşıyarak
HAMİNNE : Turkish Turkish
("hanım nine" tamlamasının bozulmuş biçimi) ailedeki yaşlı ve saygın kadınlara verilen san
HAMİŞ : Turkish Turkish
mektup kâğıdının boş bir yerine yazılan ek düşünce, çıkma, not
HAMİYET, -Tİ : Turkish Turkish
ir insanın yurdunu, ulusunu, ailesini saldırı ve hakaretten koruma çabası
HAMİYETLİ : Turkish Turkish
hamiyeti olan
HAMİYETLİLİK : Turkish Turkish
hamiyetli olma durumu
HAMİYETSİZ : Turkish Turkish
hamiyeti olmayan
HAMİYETSİZLİK : Turkish Turkish
hamiyetsiz olma durumu
HAMIZ : Turkish Turkish
asit
HAMLA : Turkish Turkish
küreklerin bir kez suya daldırılıp çıkarılması
HAMLA : Turkish Turkish
u biçimde sandalın aldığı yol
HAMLA : Turkish Turkish
kıçtan birinci oturak
HAMLAÇ : Turkish Turkish
üfleç
HAMLACI : Turkish Turkish
üyük sandal ve kayıklarda kıçtan birinci oturakta kürek çeken kimse
HAMLAMA : Turkish Turkish
hamlamak, hamlaşmak eylemi
HAMLAMA : Turkish Turkish
çini toprağından yapılmış nesnelerin ilk pişirilişi
HAMLAMA : Turkish Turkish
u pişirmenin yapıldığı fırın bölümü
HAMLAMAK : Turkish Turkish
uzun zaman idman yapmamak, hareket etmemek yüzünden gücünü ya da çevikliğini yitirmek
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani