Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
İDOL : Turkish Turkish

tanrısal bir varlığı daha çok taş, ağaç ya da bronzdan yapılmış heykel

İDOL : Turkish Turkish

alanında tartışmasız üstünlüğü kabul edilen kimse

İDRAK ETMEK : Turkish Turkish

akıl erdirmek, anlamak, kavramak

İDRAK ETMEK : Turkish Turkish

erişmek ulaşmak

İDRAK, -Kİ : Turkish Turkish

anlama yeteneği, anlayış, akıl erdirme

İDRAK, -Kİ : Turkish Turkish

erişme, ulaşma

İDRAK, -Kİ : Turkish Turkish

fels. algı

İDRAKSİZ : Turkish Turkish

anlayışsız, ahmak

İDRAKSİZLİK : Turkish Turkish

ıdraksiz olma durumu, anlayışsızlık: "bu ne idraksizlik, bu ne kabalık, bu ne hayvanlıktı."
ö. seyfettin

İDRAR : Turkish Turkish

sidik

İDRAR SÖKTÜRÜCÜ : Turkish Turkish

vücutta su toplanmasını önleyen, idrarı çoğaltan (ilaç vb.)

İDRARZORU : Turkish Turkish

ışemede zorluk çekme, sidikzoru

İDRİSAĞACI, -NI : Turkish Turkish

meyvesi hoş kokulu, kerestesi güzel bir kiraz türü, kokulu kiraz, °mahlep (prunus mahaleb)

İDRİSOTU, -NU : Turkish Turkish

ir tür ayrıkotu

İFA : Turkish Turkish

ir işi yapma, yerine getirme

İFA : Turkish Turkish

ödeme

İFA ETMEK : Turkish Turkish

yapmak, yerine getirmek

İFA ETMEK : Turkish Turkish

ödemek

İFADE : Turkish Turkish

düşünceyi, duyguyu söz ya da hareketle dışavurma, anlatım

İFADE : Turkish Turkish

ir kimsenin bir konuyla ilgili anlattıkları, deyi?

İFADE : Turkish Turkish

ir duyguyu yüz aracılığıyla anlatan belirtilerin tümü

İFADE : Turkish Turkish

mahkemede tanık ve tanıkların olay hakkında sözlü açıklamaları

İFADE : Turkish Turkish

fels. dışavurum

İFADE VERMEK : Turkish Turkish

ir olayla ilgili olarak gördüğünü, bildiğini yetkili oruna söylemek

İFADELENDİRMEK : Turkish Turkish

anlamlandırmak, bir şey anlatır duruma getirmek