Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
İNCİTMEK : Turkish Turkish

kötü söz ya da davranışla birini kırmak, üzmek

İNDEKS : Turkish Turkish

-- endeks

İNDETERMİNİST : Turkish Turkish

elirlenmezci

İNDETERMİNİZM : Turkish Turkish

elirlenmezcilik

İNDİ : Turkish Turkish

herkesçe kabul edilebilecek bir temele değil de kişisel inanışına, görüşe dayanan

İNDİFA ETMEK : Turkish Turkish

(yanardağ) püskürmek

İNDİFA, -I : Turkish Turkish

(yanardağlarda) püskürme

İNDİFA, -I : Turkish Turkish

kızamık, kızıl vb. sayrılıklarda vücutta kırmızı lekeler görülme

İNDİFAİ : Turkish Turkish

(yanardağ için) püskürten

İNDİFAİ : Turkish Turkish

döküntülü (hastalık)

İNDİKATÖR : Turkish Turkish

ir aygıtın işlemesiyle kimi ölçümlerin sonucunu gösteren araç, gösterge

İNDİNDE : Turkish Turkish

(bir kimseye) göre, yanında

İNDİRGEME : Turkish Turkish

ındirgemek eylemi, °irca

İNDİRGEMECİLİK : Turkish Turkish

kimi sistemlerde, karmaşık olguları basit öğelerine indirme, bu basit öğeleri gözlenen olgulardan da temel gerçek sayma eğilimi

İNDİRGEMEK : Turkish Turkish

daha kolay ve yalın duruma getirmek

İNDİRGEMEK : Turkish Turkish

ir maddenin oksijenini alarak oksit özeliğini yok etmek, irca etmek

İNDİRGEMEK : Turkish Turkish

ir işlemi daha kısa ya da daha yalın bir biçime sokmak, irca etmek

İNDİRGEN : Turkish Turkish

oksit durumundaki cisimlerin oksijenini alma ya da daha düşük bir oksitleme derecesine indirme özelliği olan (madde)

İNDİRGENEBİLİR : Turkish Turkish

daha düşük bir oksitleme derecesine indirilebilen

İNDİRGENİŞ : Turkish Turkish

ındirgenmek eylemi ya da biçimi

İNDİRGENLİK : Turkish Turkish

ındirgen olma durumu

İNDİRGENME : Turkish Turkish

ındirgenmek eylemi

İNDİRGENMEK : Turkish Turkish

ındirgemek eylemi yapılmak

İNDİRGETİCİ : Turkish Turkish

ir resmin, gravürün boyutlarını küçülterek kopyasını çıkartan araç

İNDİRGEYİCİ : Turkish Turkish

ındirgemek eylemini yapan, yapabilecek özellikleri taşıyan (madde)