Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
KARAVANA : Turkish Turkish

atış taliminde hedef tahtasını bile vuramama

KARAVANA BORUSU : Turkish Turkish

yemek vaktini bildiren boru sesi

KARAVANACI : Turkish Turkish

karavanayı taşıyan (asker)

KARAVANACI : Turkish Turkish

hedef tahtasını vuramayan (asker)

KARAVANADAN YEMEK : Turkish Turkish

toplu durumda aynı kaptan yemek

KARAVAŞ : Turkish Turkish

savaşta tutsak edilen ya da satın alınan ve sahibinin üzerinde tam bir kullanma hakkı bulunan kadın

KARAVAŞLIK : Turkish Turkish

karavaş olma durumu

KARAVELA : Turkish Turkish

üyük deniz teknesi

KARAVELA : Turkish Turkish

gemilerde denizcilik kurallarına aykırı durum

KARAVUL : Turkish Turkish

gözcü, nöbetçi, karakol

KARAYA AYAK BASMAK : Turkish Turkish

deniz, göl vb.'den karaya çıkmak

KARAYA AYAK BASMAK : Turkish Turkish

deniz taşıtından karaya çıkmak

KARAYA DÜŞMEK : Turkish Turkish

(deniz içinde bulunan bir şey) akıntı ya da dalga ile kıyıya atılmak

KARAYA OTURMAK : Turkish Turkish

(gemi) denizin sığ bölümüne saplanıp kalmak

KARAYA VURMAK : Turkish Turkish

denizden karaya atılmak

KARAYAKA : Turkish Turkish

doğu karadeniz kıyı bölgesinde yetişen, uzun kuyruklu, beyaz renkli koyun türü

KARAYANDIK : Turkish Turkish

devedikeni

KARAYANIK : Turkish Turkish

karakabarcık, yanıkara, °şarbon

KARAYAZI : Turkish Turkish

kötü talih, kara baht

KARAYAZILI : Turkish Turkish

kötü yazgılı

KARAYEL : Turkish Turkish

kuzeybatıdan esen, genellikle soğuk, kimi kez fırtına niteliğinde yel, "keşişleme" karşıtı

KARAYEMİŞ : Turkish Turkish

gülgillerden, kış yaz yaprağını dökmeyen bir bitki ve bunun koyu kırmızı ya da kara renkli meyvesi, taflan

KARAYER : Turkish Turkish

sin, gömüt, mezar

KARAYILAN : Turkish Turkish

oyu uzun, başı iri pullarla örtülü, zararlı hayvanları yediği için tarıma yararlı, tehlikesiz bir yılan (coluber)

KARAYOLU, -NU : Turkish Turkish

yerleşim merkezlerini karadan birbirine bağlayan yol