Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
BELLADONNA : English Turkish Redhouse

el.la.don.nabelıdan'ı isim güzelavratotu, belladonna

BELLBOY : English Turkish Redhouse

ell.boybel'boy isim otellerde oda hizmetçisi çocuk

BELLE : English Turkish Redhouse

ellebel isim güzel kadın, dilber

BELLFLOWER : English Turkish Redhouse

ell.flow.erbel'flauwır isim çançiçeği

BELLHOP : English Turkish Redhouse

ell.hopbel'hap isim bakınız bellboy

BELLICOSE : English Turkish Redhouse

el.li.cosebel'ıkos sıfat kavgacı, dövüşken

BELLIGERENCE : English Turkish Redhouse

el.lig.er.enceisim
kavgacılık.
savaşçılık

BELLIGERENT : English Turkish Redhouse

el.lig.er.entbılîc'ırınt sıfat, isim
kavgacı, dövüşken.
savaşçı

BELLOW : English Turkish Redhouse

el.lowbel'o fiil
böğürmek.
bağırmak

BELLOWS : English Turkish Redhouse

el.lowsbel'oz isim, tekil, çoğul körük

BELLY : English Turkish Redhouse

el.lybel'i isim karın

BELLY DANCER : English Turkish Redhouse

Oryantal dansöz, dansöz

BELLY DANCING : English Turkish Redhouse

göbek atma, Oryantal dans

BELLY-UP : English Turkish Redhouse

el.ly-upbeli^p' zarf bakınız go belly-up

BELLYACHE : English Turkish Redhouse

el.ly.acheisim karın ağrısı. fiil, konuşma dili şikâyet etmek, sızlanmak

BELLYBUTTON : English Turkish Redhouse

el.ly.but.tonisim, konuşma dili göbek, göbek çukuru

BELONG : English Turkish Redhouse

e.longbîlông' fiil
to (bir şey) (birinin) malı olmak, (birine) ait olmak: That table belongs to me. O masa benim.
to
in üyesi olmak: Firuz belongs to the Moda Yacht Club. Firuz, Moda Yat Kulübüne üye.
in yeri (belirli bir yerde) olmak: You put that back where it belongs right now! Onu hemen yerine geri koy! You don't belong there. Senin yerin orası değil

BELONGINGS : English Turkish Redhouse

e.long.ingsisim, çoğul (kişisel) eşya

BELORUSSIA : English Turkish Redhouse

Be.lo.rus.siabyelor^ş'ı isim bakınız Belarus

BELORUSSIAN : English Turkish Redhouse

Be.lo.rus.sianbyelor^ş'ın isim, sıfat bakınız Belarussian

BELOVED : English Turkish Redhouse

e.lov.edbîl^v'îd sıfat sevgili, aziz. isim sevgili

BELOW : English Turkish Redhouse

e.lowbîlo' zarf aşağıdan; aşağıda; aşağıya: from below aşağıdan. the river flowing below aşağıda akan nehir. two floors below iki kat aşağıda. those below aşağıdakiler. edat
den aşağı, aşağısında, altında; ötesinde: qust below the mouth of the spring pınar başının hemen aşağısında. ten degrees below zero sıfırın altında on derece. below the salt tuzluğun ötesinde. sıfat aşağıda yazılan, aşağıda verilen, aşağıdaki: See the list below. Aşağıdaki listeye bakın

BELOW AVERAGE : English Turkish Redhouse

vasatın altında

BELOW PAR : English Turkish Redhouse

ticaretsaymaca değerinin altında

BELT : English Turkish Redhouse

eltbelt isim kuşak, kemer, kayış; kolan. fiil
konuşma dili yumruk indirmek; şiddetle vurmak.
kemerle bağlamak.
kuşatmak, çevirmek