Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
DEEP : English Turkish Redhouse

deepdip sıfat
derin.
anlaşılmaz.
şiddetli, ağır.
koyu (renk).
kalın, boğuk, pes (ses). zarf
into derinlerine kadar; derinliklerine kadar: It sank deep into the water. Suyun dibine battı.
into (gecenin) büyük bir bölümünde: They talked deep into the night. Gecenin büyük bir bölümünü konuşarak geçirdiler

DEEP IN DEBT : English Turkish Redhouse

orca batmış

DEEP IN THOUGHT : English Turkish Redhouse

derin düşünceye dalmış

DEEP SEA : English Turkish Redhouse

derin deniz

DEEP TROUBLE : English Turkish Redhouse

vahim bir durum

DEEP-FRY : English Turkish Redhouse

deep-frydip'fray' fiil bol yağda kızartmak

DEEP-ROOTED : English Turkish Redhouse

deep-rootedsıfat
kökleri derinlere inen (ağaç, çalı).
köklü, kökleşmiş (âdet, inanç)

DEEP-SEATED : English Turkish Redhouse

deep-seatedsıfat
derin, derinden gelen; derinde olan.
köklü, kökleşmiş

DEEPEN : English Turkish Redhouse

deep.endi'pın fiil
derinleşmek; derinleştirmek.
artırmak.
(rengi) koyulaştırmak

DEEPFREEZE : English Turkish Redhouse

deep.freezedip'friz' isim
dipfriz.
dondurup saklama. fiil (deepfroze, deepfrozen) dondurup saklamak

DEER : English Turkish Redhouse

deerdir isim (deer) geyik; karaca

DEF. : English Turkish Redhouse

def.kısaltma «defective» defendant defense deferred defined definite definition

DEFACE : English Turkish Redhouse

de.facedîfeys' fiil (bir şeyin yüzeyine) zarar vermek

DEFAMATION : English Turkish Redhouse

def.a.ma.tiondefımey'şın isim karalama, kara çalma, lekeleme

DEFAME : English Turkish Redhouse

de.famedîfeym' fiil karalamak, kara çalmak, lekelemek

DEFAULT : English Turkish Redhouse

de.faultdîfôlt' isim
(bir yükümlülüğü) yerine getirmeme.
bilgisayar varsayım. fiil (bir yükümlülüğü) yerine getirmemek: They defaulted on their loan. Borçlarını zamanında ödemediler

DEFEAT : English Turkish Redhouse

de.featdîfit' fiil yenmek, bozguna uğratmak. isim bozgun, yenilgi

DEFECATE : English Turkish Redhouse

def.e.catedef'ıkeyt fiil büyük aptesini yapmak, dışkılamak

DEFECT : English Turkish Redhouse

de.fectdîfekt' isim kusur, noksan, eksiklik

DEFECTIVE : English Turkish Redhouse

de.fec.tivesıfat
kusurlu, sakat, eksik, noksan.
dilbilgisi bazı çekim şekilleri olmayan

DEFECTOR : English Turkish Redhouse

de.fec.tordîfek'tır isim karşı tarafa kaçan kimse

DEFENCE : English Turkish Redhouse

de.fencedîfens' isim, İngiliz İngilizcesi bakınız defense

DEFEND : English Turkish Redhouse

de.fenddîfend' fiil
savunmak.
from
den korumak

DEFENDANT : English Turkish Redhouse

de.fend.antdîfen'dınt isim, hukuk davalı

DEFENDER : English Turkish Redhouse

de.fend.erdîfend'ır isim savunucu, savunan; koruyucu