English To Turkish
PLANNER : English Turkish Redhouse
plan.nerisim plan yapan kimse, plancı
PLANT : English Turkish Redhouse
plantplänt isim
bitki, ot.
fabrika.
demirbaş.
teçhizat.
argo hile, oyun, tuzak.
şakşakçı.
seyircilerin arasında oturup rol yapan oyuncu. fiil
dikmek, ekmek: Villagers planted those plane trees. O çınarları köylüler dikti. He planted the stake in the ground. Kazığı yere dikti.
kurmak: The English planted colonies in North America. İngilizler Kuzey Amerika'da sömürgeler kurdu.
yerleştirmek: They planted spies in the intelligence organization. İstihbarat örgütüne aqanlar yerleştirdiler. He planted his foot on the second step. Ayağını ikinci basamağa yerleştirdi.
in
e (fikir) aşılamak, (kafasına) (fikir) sokmak.
argo in/on
e (tokat) indirmek,
e (tokadı) yapıştırmak
PLANT LOUSE : English Turkish Redhouse
fidanbiti
PLANTAIN : English Turkish Redhouse
plan.tainplän'tîn isim sinirotu
PLANTATION : English Turkish Redhouse
plan.ta.tionpläntey'şın isim plantasyon
PLANTER : English Turkish Redhouse
plant.erplän'tır isim
ekici.
tohum serpme makinesi.
plantasyon sahibi; plantasyon işletmecisi
PLAQUE : English Turkish Redhouse
plajuepläk isim
süs tabağı.
plaka, plaket, madeni levha.
diş taşı, diş kiri
PLASH : English Turkish Redhouse
plashpläş fiil su sıçratmak
PLASMA : English Turkish Redhouse
plas.mapläz'mı isim plazma
PLASMOLYSIS : English Turkish Redhouse
plas.mol.y.sispläzmal'ısîs isim plazma bozulumu
PLASTER : English Turkish Redhouse
plas.terpläs'tır isim
mimarlık sıva.
alçı.
tıbbi yakı. fiil
sıvamak.
yakı yapıştırmak.
yapıştırmak.
konuşma dili yumruk indirmek
PLASTER CAST : English Turkish Redhouse
tıbbialçı
PLASTER OF PARIS : English Turkish Redhouse
alçı
PLASTERED : English Turkish Redhouse
plas.teredpläs'tırd sıfat, argo sarhoş, küfelik
PLASTIC : English Turkish Redhouse
plas.ticpläs'tîk sıfat
plastik.
naylon.
yoğrulabilen. isim plastik
PLASTIC ARTS : English Turkish Redhouse
plastik sanatlar
PLASTIC SURGERY : English Turkish Redhouse
plastik ameliyat
PLATE : English Turkish Redhouse
platepleyt isim
tabak.
plak, plaka, madeni levha.
kupa, şilt.
dişçilik damak, takma diş, protez.
beysbol kale işareti. fiil madenle kaplamak
PLATE GLASS : English Turkish Redhouse
dökme cam
PLATEAU : English Turkish Redhouse
pla.teaupläto' isim (plateaus/plateaux) plato
PLATED : English Turkish Redhouse
platedsıfat kaplamalı, kaplama, kaplı
PLATEFUL : English Turkish Redhouse
plate.fulisim bir tabak dolusu
PLATFORM : English Turkish Redhouse
plat.formplät'fôrm isim
kürsü: The speaker used a crate as his platform. Konuşmacı kürsü olarak bir sandık kullandı.
platform, yüksekçe yer.
peron.
politika platform, parti programı.
plan, tasarı
PLATINUM : English Turkish Redhouse
plat.i.numplat'ınım isim, kimya platin
PLATINUM BLONDE : English Turkish Redhouse
platin saçlı kadın
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani