Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
COME OF GOOD STOCK : English Turkish

soylu aileden gelmek, iyi soydan olmak, iyi ailenin bir parçası olmak

COME OFF : English Turkish

çıkmak, kopmak, dökülmek, olmak, meydana gelmek, elde etmek

COME OFF BADLY : English Turkish

v. kötü gitmek

COME OFF GUARD : English Turkish

v. nöbeti bitmek

COME OFF IN SCALES : English Turkish

v. pul pul dökülmek

COME OFF IT : English Turkish

saçmalama, hadi canım, bırak numarayı

COME OFF OF : English Turkish

-den kopmak, bırakmak, konuyu unutmak

COME OFF SECOND BEST : English Turkish

ikinci en iyi olmak, ikinci olarak bitirmek (yarışmada)

COME OFF SMTH : English Turkish

v. inmek gemiden

COME OFF THE BOIL : English Turkish

v. yatışmak, hızı kesilmek

COME OFF WELL : English Turkish

geçmek, üstün olmak; iyi izlenim bırakmak

COME ON : English Turkish

astlamak, karşılaşmak, gafil avlamak, basmak, üstüne gelmek, saldırmak, yaklaşmak, başlamak, izlemek, çıkmak, gelsene, karanlık basmak

COME ON AN INTERVIEW : English Turkish

görüşmeye gelmek, mülakat yapmaya gitmek

COME ON IN : English Turkish

v. gelsene

COME ON THE DOT : English Turkish

tam zamanında gelmek, dakikasında gelmek

COME ON THE HEELS OF : English Turkish

hemen ardından gelmek, takip etmek, hemen sonra gelmek,
den sonra meydana gelmek,
den sonra gelmek

COME ON THE SCENE : English Turkish

olay yerinde görünmek, ortaya çıkmak, mekana girmek

COME ONE'S WAY : English Turkish

fırsat geçmek, o esnada meydana gelmek, gelişigüzel meydana gelmek; şanslı olmak, şanslı anında olmak

COME OPEN : English Turkish

v. açılmak

COME OUT : English Turkish

görünmek, ortaya çıkmak, anlaşılmak, çıkmak, sunulmak, piyasaya çıkmak, sonuçlanmak

COME OUT OF ONE'S SHELL : English Turkish

kabuğundan çıkmak, açılmak, daha sosyal olma, rahat konuşmak, kısıtlanmalarını kaldırmak

COME OUT OF THE BLUE : English Turkish

ir anda belirmek, şaşkınlık yaratarak ortaya çıkmak, beklenmedik bir şekilde ortaya çıkmak

COME OUT OF THE CLOSET : English Turkish

eşcinsel olduğunu söylemek, eşcinsel olduğunu bildirmek

COME OUT STRONGLY AGAINST : English Turkish

karşı çıkmak, karşı konuşmak, protesto etmek

COME OUT WITH : English Turkish

söze dökmek, kabul etmek, itiraf etmek; halka duyurmak, reklamını yapmak; dile getirmek (örneğin, “ O her zaman gerçeği dile getirmeği becerir”)