Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
CONDUCTIVE TO : English Turkish

iletilen, yol açan, neden olan; yükselten

CONDUCTIVITY : English Turkish

n. iletkenlik

CONDUCTOR : English Turkish

n. idareci, lider, kılavuz, orkestra şefi, rehber, koro şefi, kondüktör, biletçi, iletken madde, paratoner

CONDUCTOR'S BATON : English Turkish

orkestra şefi değneği, orkestranın performansını yönetmek için orkestra şefi tarafından kullanılan küçük çubuk

CONDUCTRESS : English Turkish

n. kadın orkestra şefi, kadın biletçi

CONDUIT : English Turkish

n. kanal, oluk, suyolu, boru, nakil boru hattı

CONDUIT PIPE : English Turkish

n. nakil borusu

CONDY : English Turkish

n. Condoleezza Rice'ın lakabı (1954 doğumlu), Birleşik Devletler'in
2009 yılları arasındaki Dışişleri Bakanı (
2005 yılları arasında Başkan George Walker Bush'a Ulusal Güvenlik Danışmanlığı yaptı)

CONDYLAR : English Turkish

adj. kondil biçiminde, kondil ile ilgili, kondil gibi (yuvarlak kemik çıkıntısı)

CONDYLE : English Turkish

n. kondil, kemik ucu yumrusu

CONDYLECTOMY : English Turkish

n. kondilektomi, bir kemik çıkıntısının cerrahi yolla çıkarılması

CONDYLOID : English Turkish

adj. kondiloid, kondil ile ilgili, kondil gibi olan (yuvarlak kemik çıkıntısı)

CONDYLOMA : English Turkish

n. kondilom, küçük siğile benzeyen çıkıntı (genellikle genital bölgeye yakın)

CONDYLOMATOUS : English Turkish

adj. kondilom ile ilgili, kondiloma benzeyen (genellikle genital bölgeye yakın ortaya çıkan küçük siğile benzeyen çıkıntı)

CONE : English Turkish

n. koni, koni biçimli şey, külah, huni, volkanik zirve, kozalak

CONE OF FIRE : English Turkish

dağılma konisi, yoğunlaştırılmış ateş patlaması (değişik ateşli silahlardan gelen)

CONED : English Turkish

adj. konik, koni biçimli

CONEFLOWER : English Turkish

n. koni çiçeği, koni biçiminde çiçekler üreten Rudbeckia familyasından olan bitki (Kuzey Amerika’ya özgü)

CONELIKE : English Turkish

adj. koni biçiminde, konik, koni şeklinde olan, koniye benzeyen

CONENOSE : English Turkish

n. konik burunlu böcek, büyük kan emici böcek

CONEY : English Turkish

n. pika, adatavşanı, tavşan; tavşan kürkü; tropikal balık türü

CONFAB : English Turkish

sohbet etmek, konuşmak, sohbet, hoşbeş

CONFABULATE : English Turkish

v. sohbet etmek, konuşmak; başbaşa vermek

CONFABULATION : English Turkish

n. sohbet, hoşbeş, geçmişteki bir boşluğun doldurulması, konfabülasyon

CONFECT : English Turkish

v. hazırlamak, malzemelerden hazırlamak; bileşik; inşa etmek; imal etmek