English To Turkish
DEAF MUTE : English Turkish
sağır dilsiz
DEAF-AND-DUMB LANGUAGE : English Turkish
n. sağır ve dilsiz dili, işaret dili, sağır ve dilsiz insanlar tarafından kullanılan el işaretleri dili
DEAF-DUMB : English Turkish
sağır ve dilsiz, duyamayan veya konuşamayan
DEAF-MUTISM : English Turkish
sağır-dilsiz, duymama veya konuşamama
DEAFEN : English Turkish
v. sağır etmek, sağırlaştırmak; ses geçirmez yapmak
DEAFENING : English Turkish
adj. sağır eden, sağırlaştıran
DEAFENING BLAST : English Turkish
şiddetli patlama, son derece gürültülü patlama
DEAFLY : English Turkish
adv. aldırışsız, dikkatsizce, ihmalkar bir biçimde; sağır insan gibi
DEAFNESS : English Turkish
n. sağırlık, ağır işitme
DEAL : English Turkish
n. davranış, muamele; yöntem; alışveriş, pazarlık; anlaşma; kâğıt dağıtma; miktar; daha da fazla olma; çam tahtası, çam kerestesi
DEAL : English Turkish
v. ilgilenmek, meşgul olmak, uğraşmak, değinmek; iş yapmak; alışveriş etmek; dağıtmak, kâğıt dağıtmak; uyuşturucu işi yapmak; vurmak; ele almak
DEAL : English Turkish
interj. oldu
DEAL A BLOW : English Turkish
darbe indirmek, bir kimseyi veya bir şeyi vurmak
DEAL A BLOW AT SMB : English Turkish
v. yumruk atmak
DEAL IN : English Turkish
meşgul olmak, alıp satmak, ticaretini yapmak
DEAL IN FUTURES : English Turkish
n. vadeli alım satım ile uğraşmak, (Finans) vadeli satış ürünleri ile uğraşmak (satışları ile kazanç etmek amacıyla hisse senetleri fiyatlarının yükselmesine güvenerek)
DEAL OUT : English Turkish
pay etmek, dağıtmak
DEAL SMB. A BLOW : English Turkish
v. yumruk atmak
DEAL WITH : English Turkish
v. uğraşmak, idare etmek, halletmek; ticaretini yapmak, alıp satmak
DEALCOHOLISATION : English Turkish
n. alkolden arındırma, bir sıvıdan alkolün alınması; (Histolojide) alkole batırılmış bir örnekten alkol alma tekniği (ayrıca dealcoholization)
DEALCOHOLIZATION : English Turkish
n. alkolden arındırma, bir sıvıdan alkolün alınması; (Histolojide) alkole batırılmış bir örnekten alkol alma tekniği (ayrıca dealcoholisation)
DEALER : English Turkish
n. satıcı, tüccar; kâğıt dağıtan kimse; krupiye; borsada kendi hesabına işlem yapan kimse
DEALERSHIP : English Turkish
n. satıcılık
DEALING : English Turkish
n. muamele, davranış; dağıtma; ilişki; iş; alışveriş
DEALING ROOM : English Turkish
satış işlem odası, ticaret işlemlerinin gerçekleştiği oda
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani