English To Turkish
DEAD SEA : English Turkish
Ölü Deniz (Lut Gölü), İsrail-Ürdün sınırında bulunan ve dünya yüzeyindeki en alçak nokta olan tuzlu bir su kolu
DEAD SEA SCROLLS : English Turkish
Kumran (Lut Gölü) Metinleri, Lut Gölü yakınlarında bulunmuş olan antik İbrani el yazmaları
DEAD SEASON : English Turkish
ölü mevsim, durgun mevsim, hiçbir şeyin meydana gelmediği zaman dilimi, yılın sakin dönemi (ticaret, turizm, vs. için)
DEAD SECTOR : English Turkish
ölü bölge, görüş sahası dışında bulunan bölge, ateş gücü tarafından kontrol edilmeyen bölge (Askeri)
DEAD SET : English Turkish
n. istekli
DEAD SET AGAINST : English Turkish
adv. tamamen karşısında
DEAD SET ON : English Turkish
adv. karalı, azimli, kafasına koymuş
DEAD SHOT : English Turkish
n. keskin nişancı
DEAD SILENCE : English Turkish
tam sessizlik, ölüm sessizliği
DEAD SLEEP : English Turkish
n. derin uyku, uyku, pinekleme
DEAD SPOT : English Turkish
ölü nokta, ateş veya gözetim altında olmayan bölge; görülemeyen bölge
DEAD STOCK : English Turkish
n. tarım makineleri, çiftlik demirbaşları
DEAD STOP : English Turkish
n. aniden durma, tam olarak durma
DEAD TIRED : English Turkish
itkin, çok yorgun, çok uykusu gelmiş
DEAD TO THE WORLD : English Turkish
derin uykuda,(Argo) uykuda, uyuyan
DEAD TREE : English Turkish
ölü ağaç, canlı olmayan ağaç, artık büyümeyen veya yaprak üretmeyen ağaç
DEAD VOLCANO : English Turkish
aktif olmayan yanardağ, hareketsiz yanardağ, uyuyan volkan
DEAD WALL : English Turkish
n. düz duvar, düz yüzeyi olan duvar (pencereleri veya başka açıkları olmayan)
DEAD WATER : English Turkish
durgun su, dümen suyu
DEAD WEIGHT : English Turkish
net ağırlık, kesilmiş hayvanın ağırlığı, çok ağır şey, ölü gibi ağır şey
DEAD WIND : English Turkish
n. karşı rüzgar, ters rüzgar; kayık yönünün doğrudan önünde veya karşısında esen rüzgar
DEAD WOOD : English Turkish
n. kuru dallar, kurumuş ağaçlar, eski püskü şeyler, ıvır zıvır, faydasız kimse, sürümü az mal
DEAD-END KIDS : English Turkish
sokak çocukları, kenar mahalle çocukları, sorunlu gençlik
DEAD-END STREET : English Turkish
çıkmaz sokak, sonu kapalı olan sokak
DEADBEAT : English Turkish
n. borcunu ödemek istemeyen kimse, avantacı, beleşçi kimse
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani