Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
DE SOTO : English Turkish

n. Birleşik Devletler'de birçok şehrin adı; bir soyadı; Hernando De Soto (
1542) Kuzey ve Güney Amerikalı İspanyol bir gezgin ve fatih, Mississippi Nehri'ne (ABD) ulaşan ilk Avrupalı

DE STRESS : English Turkish

v. stresini gidermek, rahatlatmak

DE TROP : English Turkish

fazlalık, fazla, istenmedik

DE-MYSTIFICATION : English Turkish

sırrını çözme,
den gizemi ortadan kaldırma, açıklık getirme

DEA : English Turkish

"Drug Enforcement Agency (Uyuşturucuyla Mücadele Kurumu)", Birleşik Devletler'in yasadışı uyuşturucu ithali satışı ve trafiğiyle mücadele eden kurumu

DEACCESSION : English Turkish

v. bir eşyayı koleksiyonda çıkartmak, bir müze veya galeri koleksiyonunda sanat eseri çıkartmak ve satmak (özellikle başka sanat eserleri almak için para toplamak amacıyla)

DEACCESSION : English Turkish

n. koleksiyondan çıkartılmış sanat eseri, bir müze veya galeri koleksiyonundan çıkartılmış ve satılmış olan sanat eseri; koleksiyondan çıkartılmış sanat eseri

DEACCESSIONED : English Turkish

adj. koleksiyondan çıkartılmış, bir müze veya galeri sanat eseri koleksiyonundan çıkartılmış ve satılmış

DEACIDIFICATION : English Turkish

n. asitten arındırma, asidini çıkartma

DEACIDIFY : English Turkish

v. asidini gidermek, asidini çıkartmak, asidik niteliklerini ortadan kaldırmak

DEACON : English Turkish

n. diyakoz, yardımcı papaz

DEACONESS : English Turkish

n. kadın diyakoz, kadın papaz yardımcısı

DEACONRY : English Turkish

n. diyakozluk

DEACONSHIP : English Turkish

n. diyakozluk, diyakoz veya yardımcı kadın diyakoz görevi; diyakoz veya kadın diyakoz papazlığı

DEACTIVATE : English Turkish

v. devre dışı bırakmak, etkisiz hale getirmek, etkisizleştirmek; durdurmak

DEACTIVATION : English Turkish

n. etkisizleştirme

DEACTIVATOR : English Turkish

n. deaktivatör, etkisiz veya hareketsiz hale getiren kimse veya şey

DEAD : English Turkish

n. ölü zaman

DEAD : English Turkish

adj. ölü, ölmüş, cansız; kullanılmayan, unutulmuş; donuk; dermansız, sönmüş; acımasız; bozuk; çıkmaz; tam; çok; keskin

DEAD : English Turkish

adv. büsbütün, tamamen, aşırı

DEAD AGAINST : English Turkish

muhalif

DEAD ALIVE : English Turkish

adj. sıkıcı, ruhsuz

DEAD AND BURIED : English Turkish

ölüp gitmiş, uzun zaman önce ölmüş; sona ermiş, yapılmış, tamamlanmış

DEAD AND DONE FOR : English Turkish

ölüp gitmiş, sonlanmış, ölüme mahkûm, ölmüş

DEAD AND GONE : English Turkish

adj. ölüp gitmiş, rahmetli olmuş