Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
DEATH WATCH : English Turkish

tahtakurdu, delikler kazan eski mobilyalar içinde yaşayan ve anlaşılmaz tıkırdama sesi çıkartan küçük böcek (eski zamanlarda bu böceğin ölümü öngörebileceği düşünülürdü)

DEATH WISH : English Turkish

ölüm arzusu, öldürülme bilinçaltı arzusu

DEATH'S HEAD : English Turkish

kurukafa, kurukafa şekli, bir tür pervane

DEATH-BED TESTAMENT : English Turkish

ölüm döşeği vasiyeti, ölmek üzere olan bir kişi tarafından yapılan vasiyet

DEATH-BLOW : English Turkish

son darbe, öldürücü darbe, ölüm darbesi, ölüme neden olan vuruş, yıkıcı olay

DEATH-DEALING : English Turkish

adj. ölüm getiren, ölüme neden olan; ölüme neden olması muhtemel olan

DEATH-KNOCK : English Turkish

son an, (Argon) son dakika; son

DEATHBED : English Turkish

n. ölüm döşeği

DEATHBED REPETANCE : English Turkish

n. son dakika değişikliği, son pişmanlık

DEATHBLOW : English Turkish

n. öldürücü darbe, ezici darbe, ölüme neden olan darbe, öldüren darbe

DEATHLESS : English Turkish

adj. ölümsüz

DEATHLESSLY : English Turkish

adv. ölümsüz bir şekilde, ebediyen, ölmeden

DEATHLESSNESS : English Turkish

n. ölümsüzlük, ebedilik, sonsuz olma niteliği

DEATHLIKE : English Turkish

adj. ölüm gibi, öldürücü

DEATHLY : English Turkish

adj. ölüm gibi, öldürücü

DEATHLY : English Turkish

adv. öldürücü

DEATHRATE : English Turkish

n. ölüm oranı, verilmiş zaman ve yerde insan başına düşen ölüm sayısı

DEATHS : English Turkish

n. vefat, ölüm hali

DEATHSMAN : English Turkish

n. cellat, (Artık kullanılmayan) infaz memuru; cellat, insanları kafalarını kesen cellat; cellat, asarak infaz eden kimse

DEATHTRAP : English Turkish

n. ölüm tehlikesi olan yer, ölüm tuzağı

DEATHWATCH : English Turkish

n. tahtakurdu

DEB : English Turkish

n. sosyeteye ilk kez takdim edilen genç kız

DEBACLE : English Turkish

n. felâket, yıkım, bozgun; fiyasko; kaçışma; buzulun erimesiyle ani su baskını

DEBAG : English Turkish

v. debag, ceza veya şaka olarak bir kimsenin pantolonlarını indirmek

DEBAR : English Turkish

v. mahrum etmek, yoksun bırakmak, menetmek, yasaklamak; engel olmak