Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
UNSERVICEABILITY : English Turkish military

HİZMETE ELVERİŞSİZLİK:

UNSERVICEABLE PROPERTY : English Turkish military

HİZMETE ELVERİŞSİZ ORDU MALI:Bak "serviceable property"

UNSERVICEABLE SUPPLIES : English Turkish military

HİZMETE ELVERİŞSİZ İKMAL MADDELERİ:Dağıtıma hazır eldeki stok durumuna gelmeden önce onarıma, işleme veya değişikliğe ihtiyaç gösteren bütün ikmal maddeleri

UNSUPPORTED FLANK : English Turkish military

DESTEKLENMEMİŞ YAN, AÇIK YAN:Bak "open flank"

UNSURVEYED AREA : English Turkish military

KEŞİF YAPAMAMIŞ BÖLGE:
Bir harita üzerinde kabarıklık veya planı metrik bilgileri elde bulunmayan bölgeler. Bu bölgeler "unsurveyed", "keşfi yapılmamış" terimiyle belirlenir.
Bir harita üzerinde, elde sınırlı doğru bilgi veya hiç bilgi bulunmamasından dolayı çok az veya hiç harita bilgisi verilmeyen kısım

UNTHICKENED FUEL : English Turkish military

NORMAL ALEV YAĞI:Portatif veya küçük alev makinalarında yanıcı bir yakıt olarak kullanılan benzin ve mazot, veya motor yağları karışımı. Ayrıca "thickened fuel"

UNVENTILATED SHELTER : English Turkish military

VANTİLASYONSUZ SIĞINAK:Personeli harp gazlarından koruyacak şekilde yapılmış hava geçirmez sığınak. Bu sığınaklarda, vantilasyon tertibatı yoktur; fakat sığınak kapatıldığı zaman içerideki hava tecrit edilmiş olur

UNWANTED CARGO : English Turkish military

İSTENMEYEN YÜK:Alıcı ülke tarafından savaş zamanında gereksinme duyulmayan barış zamanında yüklenmiş bir yüktür. Ayrıca bakınız: "loading; chemical ammunition cargo; flatted cargo; general cargo; heavy-lift; high explosive cargo; inflammable cargo; perishable cargo; special cargo; troop space cargo; vehicle cargo "

UNWARNED EXPOSED : English Turkish military

İKAZ EDİLMEMİŞ VE AÇIKTA:Dost kuvvetlerin nükleer silah etkilerine karşı içinde bulundukları hassasiyet durumu. Bu durumda personelin açıkta ayakta durduğu ancak basınç dalgası gelmeden önce yere yattıkları varsayılır. Bu personelin çıplak deri bölgelerinin bir kısmının termal radyasyona maruz kalması ve bazılarının ışıktan etkilenmesi beklenir. Ayrıca bak "warned exposed" ve "warned protected"

UP : English Turkish military

KALDIR:Havan atışlarının tanzimi için verilen bildirmek üzere kullanılan terim. Ayrıca bak "down"

UPDATE : English Turkish military

YENİLEMEK; EN SON DURUMA UYGUN HALE GETİRMEK; GÜNCELLEŞTİRMEK:

UPDATING TRAINING : English Turkish military

MODERNLEŞTİRME EĞİTİMİ:

UPGRADE : English Turkish military

GİZLİLİK DERECESİNİ YÜKSELTMEK:Mevcut gizlilik derecesinden daha üst bir gizlilik derecesi tahsis etmek. Gizlilik derecesi artırılan konuyu elinde bulunduranların bu durumdan haberdar edilmeleri, işlemin bir kısmını teşkil eder

UPGRADE TRAINING : English Turkish military

İHTİSAS ARTARIMA EĞİTİMİ:Şahısların; kazanılmış bir hava kuvvetleri ihtisas grubu meslek sahası basamaklarında ehliyet artırmalarını temin maksadıyla gösterilen eğitim

UPPER AIR : English Turkish military

ÜST ATMOSFER TABAKASI:İyonosfer ve ekzosfer tabakalarını içine alan atmosfer sahası. Ayrıca bak "aerospace"

UPPER EXTREMITIES : English Turkish military

ÜST TARAF, KOL VE ELLER:Bak "physical profile serial"

UPPER FIFTH WHEEL PLATE : English Turkish military

ÜST ÖZEK TABLASI:Bak "fifth wheel"

UPPER STAGE : English Turkish military

ÜST KADEME:Çok kademeli bir füzede ikinci veya daha sonraki bir kademe

UPRISE : English Turkish military

AYAKLANMAK:

UPRISING : English Turkish military

AYAKLANMA:

UPWIND : English Turkish military

RÜZGAR TARAFI:Rüzgarın estiği istikamet

URBAN : English Turkish military

ŞEHRE AİT:

URBAN GUERILLA WARFARE : English Turkish military

ŞEHİR GERİLLA HARBİ:

URBAN MILITANCY : English Turkish military

ŞEHİR CENKÇİLİĞİ:

URBAN VIOLENCE : English Turkish military

ŞEHİR ZORBALIĞI: