Multilingual Turkish Dictionary

English

English
FINANCING : English Turkish Redhouse

financingisim finansman

FINCH : English Turkish Redhouse

finchfînç isim ispinoz

FIND : English Turkish Redhouse

findfaynd fiil (found) bulmak, keşfetmek

FIND EMPLOYMENT : English Turkish Redhouse

iş bulmak

FIND FAULT : English Turkish Redhouse

(-de/-e) kusur bulmak

FIND FAULT WITH : English Turkish Redhouse

(-de/-e) kusur bulmak

FIND GUILTY : English Turkish Redhouse

suçlu çıkarmak

FIND OUT : English Turkish Redhouse

öğrenmek

FIND OUT IF HE CAME. : English Turkish Redhouse

Gelip gelmediğini öğren

FIND SOMEONE STRANGE : English Turkish Redhouse

iri/bir şey (birinin) tuhafına gitmek

FIND SOMETHING STRANGE : English Turkish Redhouse

iri/bir şey (birinin) tuhafına gitmek

FIND SOMETHING SYMPATHETIC : English Turkish Redhouse

ir şey birinin hoşuna gitmek: She didn't find his ways sympathetic. Onun davranışları hoşuna gitmedi

FINDING : English Turkish Redhouse

find.ingisim
bulunmuş veya keşfedilmiş şey.
hukuk (qürinin verdiği) karar

FINE : English Turkish Redhouse

finefayn sıfat
güzel, ince, zarif.
ince.
saf, katışıksız, halis.
hassas, ince ruhlu, duygulu.
âlâ, mükemmel, üstün.
açık, güzel (hava)

FINE ARTS : English Turkish Redhouse

güzel sanatlargüzel sanatlar

FINE-TOOTHED COMB : English Turkish Redhouse

ince dişli tarak

FINERY : English Turkish Redhouse

fin.er.yfay'nıri isim süslü giyim

FINESSE : English Turkish Redhouse

fi.nessefînes' isim incelik, ustalık. fiil ustalıkla durumu idare etmek

FINGER : English Turkish Redhouse

fin.gerfîng'gır isim parmak. fiil parmakla dokunmak, el sürmek, ellemek

FINGERNAIL : English Turkish Redhouse

fin.ger.nailfîng'gırneyl isim tırnak, parmak tırnağı

FINGERPRINT : English Turkish Redhouse

fin.ger.printfîng'gır.prînt isim parmak izi

FINGERTIP : English Turkish Redhouse

fin.ger.tipfîng'gırtîp isim parmak ucu

FINICKY : English Turkish Redhouse

fin.ick.yfîn'îki sıfat titiz, kılı kırk yaran

FINISH : English Turkish Redhouse

fin.ishfîn'îş fiil
bitirmek; sona erdirmek; tamamlamak; bitmek; sona ermek; tamamlanmak.
konuşma dili öldürmek, işini bitirmek.
konuşma dili bitirmek, mahvetmek; bozmak; bitkin duruma getirmek.
(bir müsabakada)
.. gelmek: He finished first. Birinci geldi. isim
son, nihayet.
spor finiş, bitiş.
(ağaç işlerinde) cila, perdah: This table has a lovely finish. Bu masanın cilası güzel

FINISH LINE : English Turkish Redhouse

sporfiniş, bitiş