English
BELLBOY : English Turkish
n. belboy, valiz taşıyan görevli
BELLCORE : English Turkish
n. "Bell Communications Research, Inc. (Bell İletişim Araştırma, Inc.)", ABD'deki bölgesel telefon operatörlerine hizmet sağlayan bir araştırma laboratuarı (New Jersey'dedir)
BELLE : English Turkish
n. güzel, güzel kadın, dilber
BELLE EPOQUE : English Turkish
n. güzel dönem, (Fransızca) "beautiful era (güzel dönem)", 19'uncu yüzyıl sonları ile Birinci Dünya Savaşı öncesi 20'nci yüzyıl başları Fransa'sında zarif ve sanatsal gelişimin gerçekleştiği dönem
BELLE OF THE BALL : English Turkish
alenin güzeli, dansın güzeli, balenin kraliçesi, dansın en güzel kızı
BELLED : English Turkish
adj. çan asılmış, çanlı; ucu genişletilmiş
BELLES LETTRES : English Turkish
n. edebi eserler, edebiyat
BELLETRIST : English Turkish
n. ince edebiyat uzmanı, ince edebiyatla uğraşan kimse
BELLETRISTIC : English Turkish
n. ince edebiyatla ilgili, ince edebiyata özgü
BELLEVUE : English Turkish
n. Nebraska'da (ABD) bir şehir, Washington Eyaleti'nde (ABD) bir şehir; Pennsylvania'da (ABD) bir şehir
BELLEVUE : English Turkish
n. panorama, manzara, görünüm, genel görünüm (Fransızca)
BELLFLOWER : English Turkish
n. çançiçeği
BELLHOP : English Turkish
n. belboy, valiz taşıyan görevli
BELLI : English Turkish
n. "casus belli (savaş sebebi)" Latince teriminin bir parçası
BELLICOSE : English Turkish
adj. kavgacı, mücâdeleci, savaşçı
BELLICOSELY : English Turkish
adv. kavgacı bir şekilde, dövüşken bir şekilde, tartışır bir şekilde, kızgınca
BELLICOSENESS : English Turkish
n. kavga meraklısı, dövüşme düşkünü, tartışma heveslisi
BELLICOSITY : English Turkish
n. kavgacılık, savaşçılık, mücâdelecilik; münakaşacılık
BELLIED : English Turkish
suff. göbekli, karınlı
BELLIED : English Turkish
adj. göbekli, karınlı
BELLIGERENCE : English Turkish
n. münakaşacılık; kavgacılık, savaşçılık, savaş durumu
BELLIGERENCY : English Turkish
n. kavgacılık, savaş durumu, savaşçılık, münakaşacılık
BELLIGERENT : English Turkish
n. savaşan devlet
BELLIGERENT : English Turkish
adj. münakaşacı; savaşan, savaş durumundaki, savaşçı, kavgacı, dövüşçü
BELLIGERENT OCCUPATION : English Turkish
n. agresif işgal, saldırgan işgal, saldırı işgali, askerlik işgali, askerî işgal, bir ülkenin askerî güçlerinin başka bir ülkeyi veya bir bölümünü işgal etmesi
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani