English
BITE ONE'S TONGUE : English Turkish
dilini ısırmak, dilini tutmak, sessiz kalmak, konuşmamak, laf etmemek
BITE SMB.'S HEAD OFF : English Turkish
aşının etini yemek
BITE THE BULLET : English Turkish
mermiyi ısırmak, dişini sıkmak, acıya göğüs germek, katlanmak, acı veren veya zor bir duruma cesaret ve sabırla katlanmak (anestezi kullanılmaya başlanmadan önceki dönemde askerlerin cerrahi müdahale sırasında dişleriyle mermi ısırmasını anlatan ifade)
BITE THE DUST : English Turkish
ölmek, düşüp ölmek
BITE THE GROUND : English Turkish
aniden ölmek, nalları dikmek, tahtalı köyü boylamak
BITE THE HAND THAT FEEDS : English Turkish
v. besleyen eli ısırmak, yemek yenen tabağa pislemek, kendisine büyük yardımda bulunmuş olan kimseyi rahatsız etmek
BITE THE HAND THAT FEEDS ONE : English Turkish
v. besleyen eli ısırmak, yemek yenen tabağa pislemek, kendisine büyük yardımda bulunmuş olan kimseyi rahatsız etmek
BITE THROUGH : English Turkish
diş geçirmek, dişle delmek, dişle kesmek, bir tarafından ısırıp diğerinden çıkacak şekilde diş geçirmek
BITEMPORAL : English Turkish
adj. bitemporal, kafatasının her iki şakak kemiğinin de kemikleriyle ilgili (Anatomi)
BITER : English Turkish
n. ısıran kimse
BITING : English Turkish
adj. acı; keskin, dokunaklı, alaylı, iğneleyici
BITING : English Turkish
n. ısırma, sokma
BITING DOWN : English Turkish
kemirmek, yiyerek eskitmek, dişlemek
BITING MIDGE : English Turkish
n. bir çeşit kum sineği, iki kanatlı ve kan emen bir böcek
BITING WORDS : English Turkish
n. iğneleyici söz, iğneli söz
BITINGLY : English Turkish
adv. alaylı bir şekilde, dokundurarak, dalga geçerek; batırarak, keserek, keskin bir şekilde
BITMAP : English Turkish
n. bit haritası, bit eşlemi, bir resmin bir bit grubu olarak sunumu
BITMAPPED : English Turkish
adj. bit haritası şeklinde, bir resmin bir bit grubu olarak sunumuyla ilgili
BITNET : English Turkish
dünya çapında akademik kurum ve kuruluşları birbirine bağlayan ağ (Bilgisayar)
BITON : English Turkish
n. bir soyadı
BITONAL : English Turkish
adj. çift tonlu, bir bestede aynı anda iki anahtar kullanımı özellikli (Müzik)
BITOT : English Turkish
n. bir soyadı; Pierre A. Bitot (
1888) Bitot Noktaları olarak bilinen noktaları 1863'te ilk olarak tanımlayan Fransız bir hekim
BITOT'S SPOTS : English Turkish
n. Bitot noktaları, (Tıp) gözakı (konjonktiv) üzerinde bulunan ve A vitamini eksikliğinden kaynaklanan yapay gri üçgen noktalar (adını Pierre A. Bitot'dan alır)
BITREX® : English Turkish
n. denatonyum benzoat markası, tesadüfi veya kasıtlı emmeyi engellemek amacıyla itici bir araç olarak kullanılan önde gelen keskin bir güvenlik katkı maddesi (ev içi ürünleri, otomotiv ve bahçe ürünlerinde kullanılır)
BITS AND BOBS : English Turkish
(Britanya İngilizcesi) ıvır zıvır, döküntüler, kalıntılar, ufak tefek şeyler, önemsiz şeyler
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani