Multilingual Turkish Dictionary

English

English
BOOT : English Turkish

v. tekmelemek, tepmek, kovmak, tekme atmak

BOOT CAMP : English Turkish

n. acem birliği, yeni askerlerin eğitim kampı

BOOT DISKETTE : English Turkish

açılış disketi, önyükleme disketi, bir bilgisayarı açmak için kullanılabilen disket

BOOT SECTOR : English Turkish

açılış kesimi, önyükleme kesimi, bir bilgisayarın başlarken disk üzerinde başvurduğu ilk kesim

BOOT SEQUENCE : English Turkish

açma sırası, çalıştırma sırası, bir bilgisayarın başlarken çeşitli sürücüler üzerinde çalıştırılabilir disk veya disket araması sırası

BOOT-STRAP : English Turkish

önyükleyici, özyükleyici

BOOTABLE : English Turkish

adj. (Bilgisayar) çalıştırılabilir, başlatılabilir; çalıştırma için kullanılabilir, başlatma için kullanılabilir

BOOTBLACK : English Turkish

n. ayakkabı boyacısı

BOOTED : English Turkish

adj. çizmeli

BOOTED AND SPURRED : English Turkish

adj. yolculuğa hazır, gitmeye hazır

BOOTEE : English Turkish

n. küçük çizme

BOOTERY : English Turkish

n. ayakkabıcı, ayakkabı mağazası

BOOTES : English Turkish

n. kuzey takımyıldızı (Astronomi)

BOOTH : English Turkish

n. gişe, kabin, satış pavyonu, kulübe, baraka, çardak

BOOTH BUNNY : English Turkish

stant kızı, ticari bir gösteri veya toplantıda bir stantta çalışmak üzere kiralanmış manken

BOOTH TARKINGTON : English Turkish

n. Newton Booth Tarkington (
1946), ABD'li bir roman ve oyun yazarı

BOOTHE : English Turkish

n. bir soyadı

BOOTIE : English Turkish

n. patik, beben ayakkabısı; galoş

BOOTING : English Turkish

n. açma, çalıştırma, bilgisayarı açma (Bilgisayar)

BOOTJACK : English Turkish

n. çizme çekeceği, kerata

BOOTLACE : English Turkish

n. çizme bağcığı, bağcık

BOOTLEG : English Turkish

v. içki kaçakçılığı yapmak

BOOTLEGGER : English Turkish

n. içki kaçakçısı [amer.]

BOOTLEGGING : English Turkish

n. içki kaçakçılığı

BOOTLESS : English Turkish

adj. yararsız, faydasız, beyhude, boş