English
BORACIC : English Turkish
adj. borik, borakslı
BORACIC ACID : English Turkish
asit borik
BORAGE : English Turkish
n. hodan [bit.]
BORAK : English Turkish
n. (Avustralya) alay, eğlenme, istihza, küçümseme
BORATE : English Turkish
n. borat, borik asit tuzu; borik asit esteri
BORATE : English Turkish
v. boratlamak, borat (borik asit tuzu) ile muamele etmek
BORAX : English Turkish
n. boraks
BORBORYGMIC : English Turkish
adj. gürleme, uğuldama, gümbürdeme (midede)
BORBORYGMUS : English Turkish
n. karın gurultusu, bağırsak gazından kaynaklanan mide gurultusu
BORD : English Turkish
n. pano, uzun ve düz tahta; masa; bir maden ocağında sert kömürle kaplı geçit (Madencilik); yarılma düzlemine paralel olarak uzanan kömür yüzeyi (Madencilik)
BORDEAUX : English Turkish
n. bordo şarabı
BORDEAUX : English Turkish
adj. fransa'nın bordo bölgesinde yapılmış
BORDEAUX WINE : English Turkish
n. bordo şarabı
BORDEL : English Turkish
n. genelev
BORDELLO : English Turkish
n. genelev
BORDER : English Turkish
n. kenar, sınır, hudut, kenar süsü; tarh
BORDER : English Turkish
v. sınır koymak, çerçevelemek, sınır komşusu olmak; bitişik olmak, benzer olmak, demeye gelmek
BORDER CORRECTION : English Turkish
sınır düzeltme, sınır düzenleme, sınır değiştirme
BORDER CROSSING : English Turkish
n. sınır geçişi
BORDER CROSSING TERMINAL : English Turkish
sınır geçiş terminali, bir sınır boyunca kontrollü geçiş bölgesi olarak belirlenmiş nokta
BORDER GATEWAY PROTOCOL : English Turkish
Sınır Giriş Protokolü, (Bilgisayar) giriş sunucularıyla büyük ağlar arasında yönlendirme bilgisi alışverişi için kullanılan protokol (İnternet gibi), BGP
BORDER GUARD : English Turkish
sınır muhafızı, sınır polisi, sınır askeri
BORDER GUARD NET : English Turkish
sınır muhafızları ağı, sınır polisi ağı, sınır askerleri ağı, sınırda görev yapan korumaların kullandığı iletişim sistemi
BORDER GUARD POLICEMAN : English Turkish
sınır koruma polisi, sınır polis memuru, bir ülkenin sınır güvenliğinin korunması için yasaları uygulayan görevli
BORDER INCIDENT : English Turkish
sınır olayı, sınır gelişmesi, sınırda gerçekleşen olay, sınırda olan gelişme
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani