English
BRACHYCEPHALIC : English Turkish
adj. brakisefal, kısa kafalı (Argo)
BRACHYCEPHALISM : English Turkish
n. kısa kafalılık, kısa kafalı olma durumu (Tıp)
BRACHYCEPHALY : English Turkish
n. kısa kafalılık, kısa kafalı olma durumu (Tıp)
BRACHYDACTYLIA : English Turkish
n. bradidaktili, el veya ayak parmaklarının kısalığı, el veya ayak parmaklarının kısa olması durumu (Tıp)
BRACHYDACTYLOUS : English Turkish
adj. bradidaktili, el veya ayak parmaklarının kısalığı, el veya ayak parmaklarının kısa olması durumu (Tıp)
BRACHYDACTYLY : English Turkish
n. bradidaktili, el veya ayak parmaklarının anormal bir şekilde kısa olması durumu (Medicine)
BRACHYFACIAL : English Turkish
adj. brafifasyal, yüzün kısalığı, kısa yüzlü olma durumu (Tıp)
BRACHYTHERAPY : English Turkish
n. brakiterapi, radyoaktif materyalin veya radyasyon kaynağının doğrudan vücuda veya tümöre veya yakınına uygulandığı radyoterapi
BRACHYURANIC : English Turkish
adj. kısa kuyruklu, kuyruğu kısa olan
BRACING : English Turkish
n. destekleme
BRACING : English Turkish
adj. kuvvetlendirici, canlandırıcı, zindeleştiren, temiz ve sağlıklı
BRACK : English Turkish
n. çatlama, aralık, kırılma, ayrılma
BRACKEN : English Turkish
n. eğreltiotu, eğreltiotu yığını
BRACKET : English Turkish
n. destek, dirsek, raf, köşebent, kademe; makas (topçuluk)
BRACKET : English Turkish
v. paranteze almak, hedefi makas içine almak (Argo), aynı kategoriye almak
BRACKET CREEP : English Turkish
yükselen enflasyonun etkisiyle yükümlülerin gelir vergisi açısından daha yüksek gelir dilimlerine girmeleri (Ekonomi)
BRACKET TOGETHER : English Turkish
v. aynı kategoriye almak
BRACKETING : English Turkish
n. destekleyici çerçeve; ayraçlar dizisi; aynı fotoğrafı çeşitli pozlarla çekme (Fotoğrafçılık)
BRACKETS : English Turkish
n. parantez
BRACKISH : English Turkish
adj. tuzlu, tuzlumsu; acı
BRACKISHNESS : English Turkish
n. çoraklık, tuzluluk, tuz ve tatlı su karışımı olan su, biraz tuzlu olan su; tatsızlık, nahoşluk, hoş olmama
BRACT : English Turkish
n. brakte [bot.], bürgü [bot.]
BRACTEATE : English Turkish
n. altın veya gümüş ile süslenmiş tabak veya demir para
BRACTEATE : English Turkish
adj. bürgücü, bürgülü, bürgücük, bürgüsü olan, gövdesi küçük yapraklı çiçek (Botanik)
BRACTED : English Turkish
adj. bürgücü, bürgülü, bürgücük, bürgüsü olan, gövdesi küçük yapraklı çiçek (Botanik)
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani