Multilingual Turkish Dictionary

English

English
BRACTEOLE : English Turkish

n. (Botanik) küçük bürgü, küçük çiçek yaprağı; ikincil bürgü, ikincil çiçek yaprağı

BRAD : English Turkish

n. başsız çivi, parke çivisi

BRAD PITT : English Turkish

n. (1963 doğumlu) Amerikalı ünlü bir oyuncu

BRADAWL : English Turkish

n. delici, delen şey, delen cisim, küçük delikler açmak için kullanılan sivri uçlu gereç

BRADFORD : English Turkish

n. ABD'nin birçok eyaletinde bazı şehirlerin adı; bir soyadı

BRADLEY : English Turkish

n. bir soyadı; bir erkek adı

BRADSHAW : English Turkish

n. britanya'daki tüm trenleri kapsayan tarife

BRADSOT : English Turkish

n. koyunlarda rastlanan bir hastalık türü

BRADY : English Turkish

n. bir soyadı; Samuel Brady (
1795), Amerikalı bir lider ve asker; James "Diamond Jim" Brady (
1917), Amerikalı bir girişimci ve hayırsever; Matthew Brady (
1896), Amerikalı bir fotoğrafçı

BRADY ACT : English Turkish

Brady Kanunu, (ABD Siyaseti) el tabancası alacak olan kişilerin bir süre beklemelerini ve sicil araştırmalarının yapılmasını gerekli kılan kanun (1994'te yürürlüğe girdi, 1997 yılında Yargıtay tarafından kısmen geçersiz kılındı)

BRADY BILL : English Turkish

Brady Yasa Tasarısı, (ABD Siyaseti) el tabancası alacak olan kişilerin bir süre beklemelerini ve sicil araştırmalarının yapılmasını gerekli kılan yasa tasarısı (Başkan Clinton tarafından 1993 yılında imzalandı, 1997 yılında Yargıtay tarafından kısmen geçersiz kılındı)

BRADY LAW : English Turkish

Brady Kanunu, (ABD Siyaseti) el tabancası alacak olan kişilerin bir süre beklemelerini ve sicil araştırmalarının yapılmasını gerekli kılan kanun (1994'te yürürlüğe girdi, 1997 yılında Yargıtay tarafından kısmen geçersiz kılındı)

BRADYCARDIA : English Turkish

n. bradikardi, düşük nabız, sıra dışı yavaşlıkta kalp atışı

BRADYKINESIA : English Turkish

n. bradikinezi, hareket yavaşlığı

BRAE : English Turkish

n. yamaç, bayır

BRAG : English Turkish

n. övünme, yüksekten atma, atıcı, övünen kimse

BRAG : English Turkish

v. övünmek, böbürlenmek; yüksekten atmak

BRAGGADOCIO : English Turkish

n. palavra

BRAGGART : English Turkish

adj. övünen, böbürlenen, atıcı, palavracı

BRAGGART : English Turkish

n. kendini öven kimse, böbürlenen kimse, atıcı (Argo); farfara, palavracı

BRAGGER : English Turkish

n. kibirli, burnu büyük, hava atan, gösterişçi

BRAGGERY : English Turkish

n. kibirli olma, burnu büyüklük yapma, hava atma, gösterişçi davranma

BRAGGET : English Turkish

n. bira ve baharatla karıştırılmış mayalı bal ile yapılan alkollü bir içecek (Eski Kullanım)

BRAGGING : English Turkish

n. övünme, atma, palavra

BRAGGINGLY : English Turkish

adv. kibirli bir şekilde, burnu büyük bir şekilde, hava atarak, gösterişçi davranarak