English
BRATWURST : English Turkish
n. domuz etinden yapılan bir sucuk türü
BRAUNSCHWEIGER : English Turkish
n. tütsülenmiş ve baharatlanmış ciğerden yapılan bir sosis, baharatlı karaciğer sucuğu
BRAVADO : English Turkish
n. meydan okuma, cesaret gösterisi, kabadayılık; kurusıkı atma
BRAVE : English Turkish
n. kızılderili savaşçı, kızılderili savaşçılar
BRAVE : English Turkish
v. cesaretle karşı koymak, meydan okumak; göğüs germek
BRAVE : English Turkish
adj. mert, yiğit, cesur, yürekli, kahraman, görkemli, şahane
BRAVE MAN : English Turkish
aslan
BRAVE MEN : English Turkish
cesur adam, cesaretli erkek, güçlü erkek, kahraman, yiğit
BRAVE NEW WORLD : English Turkish
n. Cesur Yeni Dünya, Aldous Huxley tarafından 1932 yılında yazılan ve yayımlanan fütürist bir roman; rock müziği grubu Styx'ın 1999'da yaptığı bir kayıt
BRAVE NEW WORLD : English Turkish
n. yeni dünya, toplumun teknoloji ve bilim ile dönüştürüldüğü dünya, yeni ve ilerleyen dünya
BRAVEHEART : English Turkish
n. Cesur Yürek, Mel Gibson tarafından oynanan bir İskoç kahramanın anlatıldığı film
BRAVELY : English Turkish
adv. cesaretle, mertçe, cesurca, yiğitçe
BRAVENESS : English Turkish
n. cesur olma, cesaretli olma durumu, cesurluk, mertlik, yiğitlik, gözü karalık, yüreklilik
BRAVERY : English Turkish
n. cesaret, kahramanlık, mertlik, yiğitlik, ihtişam, görkem
BRAVO : English Turkish
interj. bravo, aferin
BRAVO : English Turkish
n. kiralık katil, suikâstçi, cani
BRAVURA : English Turkish
n. marifet gösterisi, çalması marifet isteyen müzik parçası
BRAW : English Turkish
adj. (İskoçça) gösterişli, güzel, harika, mükemmel; iyi giyinmiş; gösterişli ve canlı bir şekilde renkli
BRAWL : English Turkish
n. kavga, tartışma, hırgür
BRAWL : English Turkish
v. kavga etmek, tartışmak, gürül gürül akmak
BRAWLER : English Turkish
n. kavgacı tip
BRAWLING : English Turkish
n. kavga, bağırarak tartışma, huzur bozma
BRAWLINGLY : English Turkish
adv. kavgacı bir şekilde, dövüşçü bir şekilde, tartışarak
BRAWLY : English Turkish
adj. kavgacı, kavga etmeye yatkın, ağız dalaşına girmeye meyilli, tartışma çıkarmaya yatkın
BRAWN : English Turkish
n. gelişmiş adale, kas, kas gücü; haşlanmış yabandomuzu eti
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani