Multilingual Turkish Dictionary

English

English
BROTHER OF THE HALFBLOOD : English Turkish

n. üvey kardeş

BROTHER STUDENT : English Turkish

n. okul arkadaşı

BROTHERHOOD : English Turkish

n. kardeşlik, birlik

BROTHERLINESS : English Turkish

n. kardeşlik, arkadaşlık, yoldaşlık

BROTHERLY : English Turkish

adj. kardeşçe, kardeşe özgü

BROTHERLY LOVE : English Turkish

kardeş gibi sevme, kardeşçe sevme, kardeşe veya kardeş gibi görülene duyulan sevgi; arkadaşlık, müttefiklik, kardeşlik, aynı kaderi paylaşma

BROTHERS : English Turkish

n. tarikat üyeleri, hısımlar, yakın hısım akrabalar (Arkaik)

BROTHERS GRIMM : English Turkish

Grimm Kardeşler, Jakob Grimm (
1863) ve Wilhelm Grimm (
1859), Alman peri masallarını toplayıp yayımlayan Alman dil bilimcileri

BROTHERS IN ARMS : English Turkish

askeriyenin kardeş üyeleri, dost/ahbap savaşçılar

BROTHY : English Turkish

adj. sulu, çorba gibi, et suyu çorbası gibi

BROUGH : English Turkish

n. Hristiyan çağının başlangıcında İskoçya'da inşa edilmiş çifte duvarlı dairesel taş kule

BROUGHAM : English Turkish

n. elektrikli eski tip otomobil, kupa arabası

BROUGHT ABOUT : English Turkish

neden olunmuş, gerçekleştirilmiş

BROUGHT ABOUT A REVOLUTION : English Turkish

ir devrime sebep olma, büyük bir değişikliğe sebep olma (hükümette, vb.)

BROUGHT FORWARD : English Turkish

ir sayfadan diğerine transfer edilmiş, bir sayfadan diğerine aktarılmış (Muhasebe); öne getirilmiş veya öne yaklaştırılmış; yükseltilmiş, sunulmuş (bir konu)

BROUGHT HIM THIS FAR : English Turkish

u noktaya varmış, bu kadar gelmiş

BROUGHT IN : English Turkish

anlaşılmış, kavranmış, kabul edilmiş; kazanılmış, sağlanmış

BROUGHT INTO THIS WORLD : English Turkish

u dünyaya gelme, doğma, babası olma, yaratılma

BROUGHT IT UPON HIMSELF : English Turkish

kendine problem yaratma, kendi felaketini yaratma

BROUGHT TO AN END : English Turkish

yok edilmiş, sonlandırılmış, bir sonuca ulaşılmış

BROUGHT TO HIS ATTENTION : English Turkish

dikkatine sunma,
'ın farkına varmasını sağlama,
hakkında bilgilendirme

BROUGHT TO JUSTICE : English Turkish

yanlış yapmasından mütevellit cezalandırma, mahkemede yargılama

BROUGHT UP : English Turkish

üyütme, önceye getirme, tartışma (bir konunun, vb.); ergin, yetişkin, yükseltme, eğitim (bir insanın)

BROUGHT UP THE SUBJECT : English Turkish

kanuya gelme, konuyu sunma

BROUGHT UP TO DATE : English Turkish

güncelleme, bir durumun haber verilmesi, bilgilendirme