English
BUCKUP : English Turkish
v. cesaret kazanmak; cesaretlenmek, yüreklenmek; gelişmek; acele etmek; (Argo) mutlu etmek; (Argo) daha eğlenceli veya neşeli yapmak
BUCKWHEAT : English Turkish
n. karabuğday, arap darısı, karabaş (buğday)
BUCOLIC : English Turkish
n. çobanlama, çoban, çiftçi; pastoral şiir
BUCOLIC : English Turkish
adj. pastoral, kır hayatıyla ilgili, çobanlıkla ilgili
BUCOLICALLY : English Turkish
adv. pastoral bir tarzda, sakin ve huzurlu bir şekilde, gösterişsiz sade bir tarzda, kır hayatına ait bir şekilde
BUCRANE : English Turkish
n. çelenkleri süslemek için öküz kafatasından oyulmuş süsleme (ayrıca bucranium)
BUCRANIUM : English Turkish
n. çelenkleri süslemek için öküz kafatasından oyulmuş süsleme (ayrıca bucrane)
BUD : English Turkish
n. tomurcuk, gonca; filiz, sürgün, gelişmemiş şey veya kimse, ahbap, kafadar, arkadaş
BUD : English Turkish
v. tomurcuklanmak, filizlenmek, gelişmeye başlamak, aşılamak
BUD VASE : English Turkish
n. sadece tek bir çiçek (gül tomurcuğu gibi) konulabilecek uzun ve ince vazo
BUDAPEST : English Turkish
n. Budapeşte
BUDDER : English Turkish
n. fide, tomurcuklanan şey, filizlenen şey
BUDDHA : English Turkish
n. Buda
BUDDHA FOLLOWER : English Turkish
Buda takipçisi, Budizm (Siddhartha Gautama Buddha tarafından kurulmuş olan ve tanrısal olmayan bir din) taraftarı kimse, Budizm'e bağlı kimse, Budist
BUDDHISM : English Turkish
n. Budizm, Buda dini
BUDDHIST : English Turkish
n. Budist kimse
BUDDHIST : English Turkish
adj. budist
BUDDHIST MONK : English Turkish
Budist papaz, Budizm (Siddhartha Gautama Buddha tarafından kurulmuş olan ve tanrısal olmayan bir din) dini papazı
BUDDHISTIC : English Turkish
adj. budist
BUDDING : English Turkish
n. tomurcuklanma, gelişme
BUDDING : English Turkish
adj. gelişme çağında olan, tomurcuklanan, mesleğinde ilerleyen
BUDDY : English Turkish
n. arkadaş, kardeş, ahbap, kafadar
BUDDY BUDDY : English Turkish
adj. sıkı fıkı dost, kafadar
BUDDYBUDDY : English Turkish
adj. son derece dostane; dışa dönük arkadaşlık gösterme; hoşgörü amaçlı bir araya gelmiş
BUDGE : English Turkish
v. yerinden oynatmak, kımıldamak, hareket etmek, oynamak, kımıldatmak, hareket ettirmek, oynatmak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani