English
BUCKBOARD : English Turkish
n. dört kişilik açık taşıma arabası
BUCKED : English Turkish
adj. keyifli, neşeli
BUCKER : English Turkish
n. sıçrayarak binicisini düşüren at, birşeyin üzerinden sıçrayarak atlayan at; protestocu
BUCKET : English Turkish
n. kova, tulumba pistonu
BUCKET : English Turkish
v. kovayla taşımak, dörtnala koşturmak, bardaktan boşanırcasına yağmak
BUCKET SEAT : English Turkish
şekilli yaslanma yeri olan alçak kişiye özel koltuk (uçaklardaki veya arabalardaki gibi)
BUCKET SHOP : English Turkish
n. borsa hisselerinden vurgun yapan salaş yer
BUCKETER : English Turkish
n. çok çabuk ata binen kimse, hızlı at süren kimse
BUCKETFUL : English Turkish
n. kova dolusu
BUCKETING : English Turkish
n. müşteri emrini gerçekleştiren bir komisyoncu tarafından kısa süreli kazanç elde etmek ümidiyle müşterinin parasıyla piyasada gerçekleştirilmek yerine kendi hesabına yapılan kanunsuz uygulama
BUCKETSHOP : English Turkish
n. geçmişte kovalar içerisinde likör satılan ucuz salon; istikrarsız ve etik olmayan komisyoncu/aracı firma; (İngiliz Argosu) ucuz uçak biletleri satan seyahat acentası
BUCKEYE : English Turkish
n. atkestanesi türü bir ağaç; ohio'da oturan kimse
BUCKEYES : English Turkish
n. Ohio Devlet Üniversitesi'nin (ABD) spor takımlarının adı
BUCKHORN : English Turkish
n. geyik boynuzu
BUCKHOUND : English Turkish
n. geyik avı köpeği
BUCKING : English Turkish
n. beyazlatma, ağartma
BUCKINGHAM : English Turkish
n. Britanya'da bir bölge, İngiliz kraliyet sarayının adı
BUCKINGHAM PALACE : English Turkish
Buckingham Sarayı, Londra'daki (İngiltere) kraliyet ailesinin konutu saray
BUCKINGHAMSHIRE : English Turkish
n. İngiltere'de bir kontluk
BUCKISH : English Turkish
adj. şık, havalı; sabırsız, düşüncesiz
BUCKISHLY : English Turkish
adv. gösterişli bir şekilde, şaşaalı; ani bir öfkeyle; düşünmeden, düşüncesizce
BUCKJUMPER : English Turkish
n. binicisini sırtından atan at
BUCKLE : English Turkish
n. toka, kopça; eğilme
BUCKLE : English Turkish
v. toka ile tutturmak; iliştirmek; bükmek, eğmek, eğilmek, boyun eğmek, yenilgiyi kabul etmek
BUCKLE DOWN : English Turkish
fiziksel güçle çalışacak şekilde kurmak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani