Multilingual Turkish Dictionary

English

English
BULL : English Turkish

adj. kafasının dikine giden, erkek gibi

BULL : English Turkish

n. boğa [astr.], boğa burcu [astr.], öküz takımyıldızı [astr.], öküz burcu [astr.], öküz [astr.], boğa takımyıldızı [astr.]

BULL BAITING : English Turkish

n. boğanın köpeklerle dövüştürülmesi

BULL DURHAM : English Turkish

Kevin Costner'in rol aldığı 1988 yapımı bir beyzbol filmi (Ron Shelton yönetmiştir)

BULL IN A CHINA SHOP : English Turkish

antika dükkanına dalmış boğa misali kimse, hassas durumlarla başedemeyen kimse, tahribata yol açan kimse

BULL PEN : English Turkish

kodes, hapishane, yedek oyuncu klubesi

BULL'S EYE : English Turkish

hedef merkezi, hedefin merkezi, nişan tahtasının ortası, mercek, kamara penceresi, büyük ve yuvarlak şekerleme, kamarada yuvarlak pencere, lomboz, kısa odaklı mercek

BULL-NECKED : English Turkish

oğanınkine benzer ense, kalın güçlü ense

BULLA : English Turkish

n. kabarcık; baloncuk; resmi bir Papalık mektubuna basılan mühür

BULLATE : English Turkish

adj. kaba, pürüzlü, sert, işlenmemiş; kabarcıklı, su toplamış

BULLATED : English Turkish

adj. kistlerle/kapsüllerle kaplı, su toplamış, kabarcıklanmış; şişmiş, şişkin

BULLBAT : English Turkish

n. (Zooloji) gece kuşu, grimsi kahverengi tüylü gece avlanan böcek yiyen kuş türü, dağ kırlangıcı, çobanaldatan

BULLDOG : English Turkish

n. yiğit, buldok, büyük çaplı tabanca

BULLDOGS : English Turkish

n. Yiğitler, Georgia Üniversitesi'nin (ABD) spor takımlarının adı

BULLDOZE : English Turkish

v. buldozer ile temizlemek, buldozerle üzerinden geçmek, gözdağı vermek, korkutmak

BULLDOZER : English Turkish

n. buldozer, kabadayı

BULLET : English Turkish

n. mermi, kurşun

BULLET HEAD : English Turkish

inatçı, küçük yuvarlak baş

BULLET HOLE : English Turkish

n. mermi deliği, merminin meydana getirdiği delik

BULLET PENETRABILITY : English Turkish

merminin çeşitli metalleri delebilme oranı

BULLET PROOF VEST : English Turkish

kurşun geçirmez yelek, kurşunların içine işleyemeyeceği giysi, silah atışlarından koruyan giysi

BULLET TRAIN : English Turkish

n. hızlı tren, aşırı derecede süratli yolcu treni (esas itibarı ile Japonya'da)

BULLET WOUND : English Turkish

kurşun yarası

BULLET-PROOF : English Turkish

kurşun geçirmez, kurşunlara karşı dirençli, kurşun delemez

BULLETED TEXT : English Turkish

önemini belirtmek için paragraf başına konulan yuvarlak karakterle işaretlenmiş metin (Bilgisayar)