Multilingual Turkish Dictionary

English

English
CAJOLE INTO : English Turkish

güzellikle (olumlu yaklaşımla) bir şeyleri yapmaya ikna etmek

CAJOLEMENT : English Turkish

n. yaltaklanarak ikna etme; ayartma, baştan çıkarma, cazibe

CAJOLER : English Turkish

n. dalkavuk, yağcı; ayartan kimse, baştan çıkaran

CAJOLERY : English Turkish

n. tatlı sözle kandırma

CAJOLINGLY : English Turkish

adv. dalkavukça, dalkavukluk yaparak, ayartarak, baştan çıkartarak

CAJUN : English Turkish

n. Kanada'nın eski bir vilayeti olan Acadia'dan Louisiana'ya (ABD) göç etmiş olan Fransız soyu

CAJUPUT : English Turkish

n. yeşilimsi aromatik bir yağ elde edilen ve parfüm ve ilaçlarda kullanılan bitki (Yeni Gine ve Avustralya'ya özgü); kajuput ağacının yapraklarından damıtılan yağ

CAJUPUTOL : English Turkish

n. (Kimya) sinol (belirli yağlarda bulunan madde)

CAKE : English Turkish

n. pasta, çörek, kek, kalıp, parça, kabuklaşmış kir

CAKE : English Turkish

v. kalıplaşmak, katılaşmak, kabuklaşmak, kabuk bağlamak

CAKE A LA MODE : English Turkish

n. dondurmalı pasta

CAKE FLOUR : English Turkish

pasta unu, kek yapımında kullanılan buğday unu türü

CAKE MIX : English Turkish

n. kek hamuru

CAKED : English Turkish

adj. tamamen kurutulma ve böylece bir başka maddenin üzerine bir katman oluşturacak şekle gelmekle karakterize; kabuklu

CAKEHOLE : English Turkish

n. (İngiliz Argosu) ağız

CAKES AND ALE : English Turkish

n. hayatın güzellikleri; hayatın materyalistik eğlence ve zevkleri

CAKEWALK : English Turkish

n. dans çeşidi

CAKEWALKER : English Turkish

n. dansta karşılıklı meydan okuma için yürüyüş hareketleri, rekabetçi bir yürüyüşe iştirak, cakewalk (bir dans türü) dansı yapan kimse, kabararak efelenerek yürüme şeklinde yapılan dans hareketleri

CAKING : English Turkish

n. bir örtü oluşturma; yoğun bir kütle şekli oluşturma

CAL : English Turkish

n. bir erkek adı (Calvin, Caldwell vs'nin kısa biçimi)

CAL : English Turkish

n. kalori, ısı enerjisi birimi; suyun bir gramının sıcaklığını bir derece artırmak için gerekli ısı miktarı

CAL. : English Turkish

n. "California (Kaliforniya)", güneybatı ABD'de bir eyalet

CALABAR : English Turkish

n. kalabar, Afrika'nın batı kıyısında bir bölge; güney-doğu Nijerya'da bir nehir; bu nehrin kıyısındaki liman

CALABASH : English Turkish

n. sukabağı, su kabağından yapılmış su kabı

CALABASH TREE : English Turkish

n. oval meyvesi olan tropik bir ağaç