Multilingual Turkish Dictionary

English

English
COCKLE : English Turkish

v. kırışmak, buruşmak, dalgalandırmak, kırıştırmak, buruşturmak

COCKLE BOAT : English Turkish

n. sandal, daha büyük bir teknenin arkasına bağlanan kürekli küçük sandal

COCKLEBOAT : English Turkish

n. sandal, küçük tekne, küçük kayık

COCKLEBUR : English Turkish

n. içinden dikenli kabuğu olan tohumlar çıkaran her çeşit bitki veya iri taneli ot; dulavratotu, dikenli sıkı yapışkan tohum kabuğu olan bitki

COCKLESHELL : English Turkish

n. kabuk (midye vb.), tarak kabuğu; küçük kayık, küçük sandal

COCKLOFT : English Turkish

n. küçük çatıkatı odası; tavanarası

COCKNEY : English Turkish

n. doğu londra şivesi

COCKNEY : English Turkish

adj. londra'nın doğusundan, doğu londralı

COCKNEY ACCENT : English Turkish

Londra'nın doğu ucuna ait olan şive

COCKNEYDOM : English Turkish

n. doğu londra yerlisi, doğu londralıların yaşadığı bölge

COCKNEYFY : English Turkish

v. doğu Londra karakteri veya şivesi vermek

COCKNEYISM : English Turkish

n. londra'nın doğu şivesi

COCKPIT : English Turkish

n. pilot kabini, sürücü yeri; horoz dövüşü alanı; mücâdele alanı; alçak güverte

COCKPIT LIGHT : English Turkish

kokpit ışığı, bir uçakta pilot kabini içerisindeki ışık

COCKROACH : English Turkish

n. karaböcek, hamamböceği, karafatma

COCKSCOMB : English Turkish

n. horozibiği, züppe adam, bobstil, horozibiği çiçeği

COCKSFOOT : English Turkish

n. (İngiliz İngilizcesi) meyve bahçesi çimi, bir çayırda yetişen çimler/çayırlar

COCKSHEAD : English Turkish

n. dikenli tohumları olan ot

COCKSHOT : English Turkish

n. hedef

COCKSHUT : English Turkish

n. akşam, günün sonu; akşam üzeri; alaca karanlık (İngiliz Argosu); çullukları yakalamak için ağ

COCKSHY : English Turkish

n. bir atma/fırlatma müsabakasındaki hedef; bir atış müsabakasında kendini fırlatan şey

COCKSPUR : English Turkish

n. horoz mahmuzu, akdiken

COCKSUCKER : English Turkish

n. (Halk ağzı, Halk argosu) sik yalayıcı, adi veya ahlaksız kimse; erkek cinsel organını yalayan kimse

COCKSURE : English Turkish

adj. gayet emin, emin, kendinden çok emin

COCKSURENESS : English Turkish

n. aşırı derecede kendinden emin olma eylemi