English
CUSTOMS WAREHOUSE : English Turkish
n. gümrük antreposu
CUSTOMS WARRANT : English Turkish
n. gümrük teslim belgesi
CUSTOMS-OFFICER : English Turkish
gümrük memuru, yabancı mallar vergisi toplayan devlet memuru
CUSTOMSHOUSE : English Turkish
n. gümrük, gümrük vergilerinin ve hizmetlerinin ödendiği ve gemilerin gümrükten çekildiği devlet dairesi
CUSTOS : English Turkish
n. ahlak bekçisi, bekçi, koruyucu
CUT : English Turkish
n. kesme, kesim, kesik; parça kumaş, parça, yarık, dilim, pay; darbe, vuruş; usul; kupür; tip; indirim; kesinti; yara, tutam; klişe [dakt.]
CUT : English Turkish
v. kesmek, makasla kesmek, biçmek, budamak; kırpmak; incitmek, oymak; indirmek; açmak, yol açmak; hadım etmek; sulandırmak, seyreltmek; görmemezlikten gelmek; kırmak, devam etmemek; diş çıkarmak, dişi çıkmak; ortadan kaybolmak; kesişmek, yontmak,
CUT : English Turkish
adj. kesik, kesilmiş, indirilmiş, indirimli
CUT & PASTE : English Turkish
kes & yapıştır, kes (makas ile) ve yapıştırıcı kullanarak yapıştır; (Bilgisayar) bir şeyin bir yerden alınıp başka bir yere yerleştirilmesini sağlayan fonksiyonalar (metin, resim, vs.)
CUT A BIT MORE OFF HERE, PLEASE : English Turkish
uradan biraz daha kesin lütfen
CUT A CAPER : English Turkish
v. tuhaf davranmak, tuhaf bir şeklide dans etmek
CUT A CORNER : English Turkish
ir fazla dikkat etmeden acele ile yapmak, ayrıntıları önemsememek, hızlı iş yaparak ayrıntıları unutmak
CUT A DASH : English Turkish
hava atmak, çalım satmak
CUT A FEATHER : English Turkish
v. şüphe uyandırmak, dışarı uzatmak; polemiğe girmek, tartışmak
CUT A POOR FIGURE : English Turkish
istenilen ilgi çekememek, zayıf etki yaratmak, istenilen etkiyi yaratmadı
CUT A SPEECH : English Turkish
kısa kesmek, bir konuşmayı daha kısa yapmak, bir konuşmayı kısaltmak
CUT A TOOTH : English Turkish
v. diş çıkarmak
CUT ACROSS : English Turkish
kestirmeden gitmek, geçmek, üstün olmak, karşı gelmek, geniş kapsamlı olmak
CUT ADRIFT : English Turkish
akıntıya bırakmak, sürüklenmeye bırakmak
CUT ALONG : English Turkish
v. başlamak, yola koyulmak
CUT AND COME AGAIN : English Turkish
olca almak, çok almak
CUT AND DRIED : English Turkish
hazır, önceden plânlanmış, yavan, eski, bayat, sıradan, sıkıcı
CUT AND PASTE : English Turkish
n. kopyala ve yapıştır, (Bilgisayar) bir şeyin (metin, resim, vs.) bir yerden alınıp başka bir yere yerleştirilmesini sağlayan fonksiyonalar
CUT AND PASTE : English Turkish
v. kes ve yapıştır, kes (makas ile) ve yapıştırıcı kullanarak yapıştır; (Bilgisayar) bir şeyin bir yerden alınıp başka bir yere yerleştirilmesini sağlayan fonksiyonalar (metin, resim, vs.)
CUT AND RUN : English Turkish
v. sıvışmak, hızlı bir şekilde ayrılmak, aceleyle ayrılmak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani