Multilingual Turkish Dictionary

English

English
DEFUNCT : English Turkish

adj. ölü, ölmüş, geçersiz

DEFUNCT COMPANY : English Turkish

ölü şirket, artık var olmayan şirket

DEFUNCTIVE : English Turkish

adj. ölüye ilişkin, ölüye ait, ölü ile ilgili

DEFUNCTNESS : English Turkish

n. ölülük, ölüm, ölü olma

DEFUND : English Turkish

v. mali kaynakları kesmek,
den mali kaynaklarını çekmek;
den kaynak sağlamayı durdurmak

DEFUSE : English Turkish

v. etkisiz hale getirmek, yatıştırmak; tansiyonu düşürmek

DEFUSE A BOMB : English Turkish

ombayı etkisiz hale getirmek, bombayı etkisizleştirmek, patlayıcı bir aygıttan fünyeyi infilak etmeyecek şekilde almak

DEFUZE : English Turkish

v. patlayıcıyı etkisizleştirmek, bir patlayıcıyı boşaltmak veya etkisiz hale getirmek

DEFY : English Turkish

v. meydan okumak, karşılaşmaya davet etmek; karşı gelmek; küçümsemek; gücünü aşmak; kışkırtmak; alnını karışlamak

DEFY CURFEW : English Turkish

sokağa çıkma yasasına karşı gelmek, sokağa çıkma yasasına uymamak, emirlere karşı gelmek

DEFY DESCRIPTION : English Turkish

tanımı mümkün olmamak, tanımlayamamak

DEFY TRANSLATION : English Turkish

v. tercümesi mümkün olmamak, çevirisini yapamamak

DEFYINGLY : English Turkish

adv. karşı koyarak, direnç göstererek, otoriteye meydan okuyan bir şekilde

DEG : English Turkish

derece, sıcaklık ve açı ölçmek için kullanılan ölçü birimi

DEG. : English Turkish

derece, rütbe, boyut; açı ölçme birimi; sıcaklık ölçme birimi; yüksekokul veya üniversite eğitimini tamamladıktan sonra alınan akademik derece

DEGANIA : English Turkish

n. İsrail'deki iki kibutztan (İsrail'de komünal yerleşim) her biri (Kibbutz Degania Alef veya Kibbutz Degania Bet)

DEGANIA ALEF : English Turkish

n. 1910 yılında Galilee Denizi'nin güneyinde Ürdün Vadisi'nde kurulmuş olan İsrail kibutzu

DEGAS : English Turkish

n. Edgar Degas (
1917), günlük yaşamdan sahneler portreleriyle ünlü bir Fransız ressam ve heykeltıraş; bir soyadı

DEGAS : English Turkish

v. gazını almak, gazdan arındırmak

DEGAUSS : English Turkish

v. gemiyi manyetik mayınlara karşı donatmak

DEGAUSSING : English Turkish

n. manyetik etkiyi nötr hale getirme, manyetik alanı etkisizleştirme işlemi

DEGEL HATORAH : English Turkish

ultra-Ortodoks bir Musevi siyasi partisi

DEGENDER : English Turkish

v. cinsiyetini ortadan kaldırmak, cinsiyetini gidermek, insanların cinsiyetle ilgili imalarını ortadan kaldırmak (örneğin, erkek, kadın); cinsiyeti "nötr" yapmak; cinsiyete ilişkin gereksiz göndermeleri veya belirli bir cinsiyete karşı ön yargıları ortadan kaldırmak

DEGENDERISE : English Turkish

v. cinsiyetini ortadan kaldırma, cinsiyetini giderme, insanların cinsiyetle ilgili imalarını ortadan kaldırma (örneğin, erkek, kadın); cinsiyeti "nötr" yapma; cinsiyete ilişkin gereksiz göndermeleri veya belirli bir cinsiyete karşı ön yargıları ortadan kaldırma (ayrıca degenderize)

DEGENDERIZE : English Turkish

v. cinsiyetini ortadan kaldırma, cinsiyetini giderme, insanların cinsiyetle ilgili imalarını ortadan kaldırma (örneğin, erkek, kadın); cinsiyeti "nötr" yapma; cinsiyete ilişkin gereksiz göndermeleri veya belirli bir cinsiyete karşı ön yargıları ortadan kaldırma (ayrıca degenderise)