Multilingual Turkish Dictionary

English

English
DENOUNCE : English Turkish

v. aleyhinde olmak; ihbar etmek; kınamak; kehanette bulunmak; geçersizliğini duyurmak

DENOUNCE STRONGLY : English Turkish

şiddetle telin etmek, ağır bir şekilde eleştirmek, şiddetle ayıplamak, ağır bir şekilde karşı gelmek

DENOUNCEMENT : English Turkish

n. ihbar; kınama, eleştiri; kehanet; fesih, iptal duyurusu

DENOUNCER : English Turkish

n. ihbarcı

DENS : English Turkish

n. dens, diş; dişe benzeyen parça

DENSE : English Turkish

adj. sıkışık, yoğun; kalın; koyu; sık; kalın kafalı; negatifi şeffaf olmayan [fot.]

DENSE CROWD : English Turkish

yoğun kalabalık, insan izdihamı, halk yığını, kalabalık

DENSE FOG : English Turkish

yoğun sis, ağır sis durumu, aşırı buğu

DENSE FOREST : English Turkish

sık orman, çok ağaçlı orman, ağaçlarla sıkı bir şekilde kaplı orman

DENSE WAVELENGTH DIVISION MULTIPLEX : English Turkish

Yoğun Dalga Boylu Bölmeli Çoklama, fiber optik aracılı ışık dalgalarıyla veri aktarma teknolojisi (her sinyal kendi dalga boyunda gönderilir
tek fiber optikten 80'e kadar kanal gönderilebilir)

DENSELY : English Turkish

adv. yoğun bir şekilde, aşırı bir şekilde, ağır bir şekilde, kalabalık bir şekilde

DENSELY POPULATED AREAS : English Turkish

yoğun nüfuslu alanlar, kalabalık nüfuslu alanlar, çok fazla sayıda insandan oluşan alanlar

DENSENESS : English Turkish

n. sıkışıklık, darlık, yoğunluk; kalınlık

DENSIFICATION : English Turkish

n. sıkılaştırma, bir biyokütlenin küçük toplar şeklinde sıkıştırıldığı mekanik işlem; yoğunlaştırma, bir şeyin yoğunluğunda artma

DENSIMETER : English Turkish

n. dansimetre, yoğunluk ölçer, yoğunluk ölçen alet

DENSITOMETER : English Turkish

n. dansitometre, yoğunluk ölçer; bir negatifin yoğunluğunu ölçen alet (Fotoğrafçılık)

DENSITOMETRY : English Turkish

n. densitometri, yoğunluk ölçümü, kalabalık ölçümü

DENSITY : English Turkish

n. yoğunluk, sıkışıklık; kalınlık; sıklık; ahmaklık, kalın kafalılık

DENSO CORPORATION : English Turkish

n. DENSO Ortaklığı, otomotiv teknolojisi sistemi ve bileşenlerinin Japon bir küresel tedarikçisi şirket

DENT : English Turkish

n. çentik, çökme, göçük

DENT : English Turkish

v. çentmek, çökertmek, göçürtmek, göçmek, çökmek, berelemek

DENT : English Turkish

pref. diş

DENT SMB.'S IMAGE : English Turkish

hayallerini yıkmak, görüntüsünü bozmak

DENTAL : English Turkish

adj. dişlere ait, diş, dişsel

DENTAL : English Turkish

n. dişsel ünsüz