English
DISSEIZE : English Turkish
v. gaspetmek, malına el koymak
DISSEIZEE : English Turkish
n. malından ve mülkünden yoksun bırakılmış kimse, malı ve mülkü elinden alınmış kimse
DISSEIZIN : English Turkish
n. mal ve mülküne el koyma, gasp
DISSEIZOR : English Turkish
n. bir başkasının mülkünü haksız yere işgal eden kimse
DISSEMBLANCE : English Turkish
n. yanlış veya yanıltıcı olma durumu, kasıtlı aldatma, iki yüzlülük, riyakârlık
DISSEMBLE : English Turkish
v. duygularını gizlemek, gizlemek; başka türlü göstermek; görmemezlikten gelmek, iki yüzlü davranmak
DISSEMBLER : English Turkish
n. duygularını gizleyen kimse, iki yüzlü, içten pazarlıklı kimse
DISSEMBLINGLY : English Turkish
adv. yanlış veya yanıltıcı bir şekilde, kasıtlı olarak aldatarak, iki yüzlü bir şekilde, riyakârca
DISSEMINATE : English Turkish
v. saçmak, yaymak; tohum ekmek
DISSEMINATED : English Turkish
adj. yaygın, geniş bir alan yayılmış; dağıtılmış, dağılmış
DISSEMINATED KNOWLEDGE : English Turkish
dağılmış bilgi, yayılmış bilgi, yayınlanmış bilgi
DISSEMINATED SCLEROSIS : English Turkish
istemli hareketlerin felce uğraması, istemli hareketlerde tutukluk
DISSEMINATION : English Turkish
n. yayma, saçma; geçme
DISSENSION : English Turkish
n. muhalefet, anlaşmazlık, ihtilaf, bozuşma, geçimsizlik
DISSENT : English Turkish
n. düşünce ayrılığı, karşıt düşüncede olma, muhalefet; anglikan kilisesine karşı olma
DISSENT : English Turkish
v. farklı düşünmek, karşı olmak, muhalif olmak; anglikan kilisesinden ayrılmak
DISSENTER : English Turkish
n. muhalif, karşıt görüşlü kimse; anglikan kilisesine karşı hristiyan
DISSENTIENT : English Turkish
n. muhalif, karşıt görüşlülük; ayrılık
DISSENTIENT : English Turkish
adj. muhalif olan, karşıt görüşlü
DISSENTIENTE : English Turkish
n. (Latince) "nemine dissentiente (oybirliği ile, ittifak ile)" teriminden
DISSENTING : English Turkish
adj. muhalefet eden, görüş ayrılığına düşen, katılmayan, karşı duran
DISSENTION : English Turkish
n. muhalefet, görüş ayrılığı, çekişme, kavga, karşı durma
DISSENTIOUS : English Turkish
adj. muhalefet eden, muhalif, görüş ayrılığı içinde olan, çekişmeci, kavgacı, karşı duran, tartışan
DISSEPIMENT : English Turkish
n. dizepimen, ayırıcı zar, ayıran zar (Anatomi, Zooloji); bölme, ayırma (Botanik)
DISSEPIMENTAL : English Turkish
adj. ayırıcı, ayıran, bölen
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani