English
DOBIN MUSHI : English Turkish
n. (Japon Mutfağı) dobinmushi, kilden yapılma bir demlikte pişirilen ve servis edilen bir Japon yemeği
DOBINMUSHI : English Turkish
n. (Japon Mutfağı) dobinmushi, kilden yapılma bir demlikte pişirilen ve servis edilen bir Japon yemeği
DOC : English Turkish
(Bilgisayar) Microsoft Word işletim programında düzenlenen word dosyası uzantısı; bir doküman dosyası uzantısı
DOC : English Turkish
n. doktor
DOC EXTENSION : English Turkish
DOC uzantısı, Microsoft Word işletim programında düzenlenen word dosyası uzantısı; bir doküman dosyası uzantısı
DOC FORMAT : English Turkish
DOC formatı, Microsoft Word işletim programında düzenlenen word dosyası yapısı
DOCENT : English Turkish
n. okutman (üniv.), yardımcı doçent
DOCETISM : English Turkish
n. Docetism, İsa'nın gerçek kişi değil ruh olduğunu iddia eden Ortodoks olmayan dini inanç
DOCH AN DORIS : English Turkish
n. son içki
DOCH-AN-DORRIS : English Turkish
n. (İskoçya ve İrlanda'da) veda içkisi, hoşça kal içeceği, ayrılma içkisi
DOCILE : English Turkish
adj. uysal, yumuşak başlı, uslu
DOCILELY : English Turkish
adv. uysal bir şekilde, uyarak, söz dinleyerek, laf dinleyerek
DOCILITY : English Turkish
n. yumuşak başlılık, uysallık
DOCIMASTIC : English Turkish
adj. test veya deneylerin ya da test veya deneylerle ilgili, test veya deneylere özgü
DOCIMASY : English Turkish
n. deneysel testler, deneysel araştırmalar
DOCK : English Turkish
n. dok, gemi havuzu, tersane, rıhtım, yük rampası; kesinti; kuyruğun kemikli kısmı, kısa kesilmiş kuyruk; eyer kuskunu; sanık yeri (mahkemede); karabuğday benzeri bir ot
DOCK : English Turkish
v. doka çekmek; uzayda başka gemiye kenetlemek, uzayda kenetlenmek; rıhtıma yanaşmak; kuyruğunu kısaltmak, kesmek, kısaltmak; azaltmak
DOCK DUES : English Turkish
dok ücreti, rıhtım ücreti
DOCK MASTER : English Turkish
n. liman yetkilisi, bir limanın yetkili görevlisi
DOCK WORKER : English Turkish
n. liman işçisi, tersane işçisi
DOCKAGE : English Turkish
n. kesinti; dok ücreti, rıhtım ücreti; doka alma, iskele; rıhtım hizmetleri
DOCKER : English Turkish
n. liman işçisi, tersane işçisi
DOCKET : English Turkish
n. iş listesi, duruşma listesi; gündem; etiket, adres etiketi; gümrük makbuzu
DOCKET : English Turkish
v. listeye kaydetmek, bekleyen davalar listesine kaydetmek, özet olarak deftere geçirmek; etiketlemek
DOCKING : English Turkish
n. uzayda kenetlenme
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani