English
DOCKING STATION : English Turkish
kenetlenme istasyonu, yerleştirme istasyonu, bir bilgisayarın elektrik bağlantısı ve ilave girdi-çıktı kaynaklarına bağlantı sağlayan temel birimi
DOCKLAND : English Turkish
n. dok alanı
DOCKMASTER : English Turkish
n. tersane müdürü, dok müdürü
DOCKSIDE : English Turkish
n. tersane yanı, bir tersanenin hemen yanında bulunan yer
DOCKSIDE : English Turkish
adj. tersane yanında, bir tersanenin hemen yanında bulunan yerde
DOCKWARRANT : English Turkish
n. ambar makbuzu
DOCKWORKER : English Turkish
n. tersane işçisi, dok işçisi, liman işçisi
DOCKYARD : English Turkish
n. dok, tersane
DOCOSAHEXAENOIC ACID : English Turkish
n. dokosaheksaenoik asit, bebeklerin özellikle de gözleri ve beyinlerinin gelişiminde çok önemli olmazsa yeri olan olmaz yağ asidi, DHA; tuna ve lüferde bulunan omega-3 yağ asidi
DOCOSANOIC : English Turkish
adj. behenik asidin veya behenik asit ile ilgili, behenik aside özgü (Kimya)
DOCS : English Turkish
n. Docs, ayak bileği uzunluğunda sert ve hava yastıklı tabanı olan bağcıklı ayakkabı ya da bot ticari markası, Dr. Martens, Doc Martens
DOCSIS : English Turkish
"Data Over Cable Systems Interface Specification (Kablolu Sistemler Üzerinde Veri Arayüzü Özelliği)", kablolu televizyon üzerinden yapılan veri iletişimi bağlantılı donanımların ve modemlerin standartlarını listeleyen özellik (Bilgisayar)
DOCTOR : English Turkish
n. doktor, hekim; ileri gelen; gemi aşçısı; yapay balıkçı sineği
DOCTOR : English Turkish
v. tedavi etmek, hadım etmek, doktorluk yapmak; onarmak; yamamak; sulandırmak; üzerinde oynama yapmak, değiştirmek
DOCTOR JURIS : English Turkish
hukuk doktoru, hukuk doktorası yapmış kimse, hukuk alanında doktorasını tamamlamış kimse
DOCTOR LITERARUM : English Turkish
edebiyat doktoru, edebiyat doktorası yapmış kimse, edebiyat alanında doktorasını tamamlamış kimse, Lit.D
DOCTOR MEDICINAE : English Turkish
tıp doktoru, tıp doktorası yapmış kimse, tıp alanında doktorasını tamamlamış kimse, M.D
DOCTOR OF DENTAL SURGERY : English Turkish
n. diş doktoru, dişçi, insanların dişlerini tedavi eden doktor, dişçilik doktorası yapmış kimse, dişçilik alanında doktorasını tamamlamış kimse, DDS
DOCTOR OF DIVINITY : English Turkish
ilahiyat doktoru, din doktorası yapmış kimse, din alanında doktorasını tamamlamış kimse, Th.D
DOCTOR OF JURISPRUDENCE : English Turkish
Hukuk Bilimi Doktoru, üniversite hukuk derecesi, üniversitede hukuk programı tamamlandıktan sonra verilen derece (ayrıca Hukuki Doktor)
DOCTOR OF LAWS : English Turkish
hukuk doktoru, hukuk doktorası yapmış kimse, hukuk alanında doktorasını tamamlamış kimse
DOCTOR OF MEDICINE : English Turkish
Tıp Doktoru, hekim, tıp eğitimi almış olan doktor
DOCTOR OF MUSIC : English Turkish
Müzik Doktoru, müzik dalında doktor payesi tamamlamış olan kimse, DMA
DOCTOR OF SCIENCE : English Turkish
n. Bilim Doktoru, akademik doktora derecesi, Ph.D doktora derecesi ile aynı statüde olan; bilimde fahri doktorluk
DOCTOR OF THE CHURCH : English Turkish
n. kilise büyüğü, kilise ileri geleni
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani