Multilingual Turkish Dictionary

English

English
DOT : English Turkish

v. noktalamak, nokta koymak, beneklemek; dağıtmak; serpiştirmek; geçirmek (tokat, yumruk)

DOT AND CARRY ONE : English Turkish

v. özenle ve sistematik bir şekilde çalışmak

DOT AND DASH : English Turkish

n. noktalar ve çizgiler, mors alfabesi

DOT DOWN : English Turkish

karalamak, not karalamak, hızlıca yazmak, hızlı not almak

DOT MATRIX PRINTER : English Turkish

nokta vuruşlu yazıcı, mürekkepli bir şeride karşı iğneler batırarak grafikler ve metinler yazan yazıcı

DOT ONE'S I'S AND CROSS ONE'S T'S : English Turkish

çok dikkatli olmak, çok özenli olmak, çok titiz olmak, mükemmeliyetçi olmak, bir işin tam olarak doğru yapıldığından emin olmak

DOT PITCH : English Turkish

nokta uzaklığı, nokta sıklığı, bir monitörün gösterebileceği en küçük noktanın milimetre olarak ölçüsü (Bilgisayar)

DOT PRODUCT : English Turkish

iç çarpım, nokta çarpımı, iki vektörün dâhili ürünü, iki vektörün uzunluğunun ve aralarındaki açıların kosinüslerinin ürünü (Matematik)

DOT SMB. ONE : English Turkish

v. geçirmek, koymak, yumruk atmak

DOT THE I'S : English Turkish

v. açıklamak, iyice izah etmek

DOT THE I'S AND CROSS THE T'S : English Turkish

v. çok dikkatli olmak, çok özenli olmak, çok titiz olmak, mükemmeliyetçi olmak, bir işin tam olarak doğru yapıldığından emin olmak

DOT YOUR I'S AND CROSS YOUR T'S : English Turkish

v. çok dikkatli olmak, çok özenli olmak, çok titiz olmak, mükemmeliyetçi olmak, bir işin tam olarak doğru yapıldığından emin olmak

DOT-COMMER : English Turkish

n. bir dot.com sahibi kimse

DOT.COM : English Turkish

n. dot.com, dot-com, internet adresi, faaliyetlerini internet üzerinden yürüten şirket, ürün veya hizmetlerini internet üzerinden pazarlayan şirket

DOTAGE : English Turkish

n. ihtiyarlık, bunaklık, bunama; düşkünlük, tutku

DOTAKU : English Turkish

n. (Japon Geleneği) günlük köy yaşamından uzaktaki bir tepede bulunan tapınaklara gömülmüş ve sadece özel tarımsal ayinlerde kullanılmak üzere çıkarılmış olan bronz zil

DOTAL : English Turkish

adj. çeyize ait, çeyiz ile ilgili, çeyize özgü

DOTARD : English Turkish

n. bunak, moruk

DOTARD : English Turkish

adj. bunamış, bunak

DOTE : English Turkish

v. tutkun olmak, delicesine sevmek; bunamak, üzerine titremek

DOTE UPON : English Turkish

v. delicesine sevmek, düşkün olmak

DOTER : English Turkish

n. aşırı seven, aşırı düşkün, delicesine seven; bunamış kimse, bunak

DOTH : English Turkish

v. "do (yapmak)", yapmak (Eski Kullanım)

DOTING : English Turkish

adj. düşkün, çok seven, tapan

DOTINGLY : English Turkish

adv. çok severek, düşkün bir şekilde, sevgi dolu bir şekilde, hoşgörüyle, anlayışla