Multilingual Turkish Dictionary

English

English
DUUMVIRATE : English Turkish

n. eş yöneticilik, eş başkanlık, bir konsey veya başkaca organın iki kişi tarafından yönetimi

DUVET : English Turkish

n. kuştüyü yorgan

DUVETINE : English Turkish

n. divitin, parlak ve kadife gibi yumuşak bir kumaş (kadın kıyafetleri yapımında kullanılır)

DUVETYN : English Turkish

n. divitin, parlak ve kadife gibi yumuşak bir kumaş (kadın kıyafetleri yapımında kullanılır)

DUVETYNE : English Turkish

n. divitin, parlak ve kadife gibi yumuşak bir kumaş (kadın kıyafetleri yapımında kullanılır)

DUX : English Turkish

n. en üstün, en iyi, (Britanya ve İskoçya) bir sınıfta veya okulda akademik olarak birinci sırada olan öğrenci, bir sınıfta veya okulda belli bir alanda başarıları en yüksek olan öğrenci

DUXELLES : English Turkish

n. inci ince doğranmış mantar ve arpacık soğanlarının baharatlarla karıştırılarak tereyağında sotelenip pişirilmesi ve kalın bir macun olana kadar kremayla karıştırılmasından elde edilen bileşim (sosları ve çorbaları tatlandırmak için garnitür olarak kullanılır)

DVARIM RABBAH : English Turkish

Dvarim Rabbah, Deuteronomi Kitabı ile ilgili Midraş'tan bir bölüm (Musevilik)

DVD PLAYER : English Turkish

n. dvd player

DVD RAM : English Turkish

(Bilgisayar) DVD konsorsiyumu tarafından geliştirilmiş olan ve her yüzünde 2,6 gigabayt veri depolayabilen yeniden yazılabilir çift taraflı yeni bir disk (eski CD-RW'den daha fazla depolama kapasitesi sağlar)

DVD ROM : English Turkish

(Bilgisayar) DVD disklerinin ilk standardı, type of optical disk that is similar to a CD-ROM'a benzeyen ancak daha büyük (4,7 gigabayt ve üzeri) depolama kapasitesi sunan bir optik disk türü

DVD RW : English Turkish

(Bilgisayar) her yüzünde 3 gigabayt veri depolayabilen yeniden yazılabilir çift taraflı yeni bir disk (Hewlett-Packard, Philips & Sony tarafından geliştirilen standarda bağlı olarak)

DVD VIDEO : English Turkish

filmlerin kompakt diskler üzerine kaydedilmesine ve DVD oynatıcılı ev bilgisayar donanımları ile televizyonlarda gösterilmesine olanak sağlayan video teknolojisi

DVIR : English Turkish

n. Dvir, Musevi mabedinin en iç kısmı, Kudüs'teki Yahudi Tapınağının iç mabedi (sadece başrahip ile girilebilen); erkek ismi; soyadı (İbranice)

DVM : English Turkish

v. "doctor of veterinary medicine (veterinerlik doktoru)", hayvanları tıbbi olarak inceleme ve iyileştirme ehliyeti olan kimse, veteriner, hayvan doktoru

DVMRP : English Turkish

"Distance Vector Multicast Routing Protocol (Uzak Vektör Çok Noktaya Yayın Yönlendirme Protokolü)", (Bilgisayar) bir ağ veya IP üzerinden çok noktaya yayın geçişi göndermek için kullanıla protokol (ağ bant genişliği üzerinde büyük ölçüde tasarruf sağlar)

DVORÁK : English Turkish

n. Dvorák,soyadı; Antonin Dvorak (
1904), Çek besteci

DVT : English Turkish

"deep vein thrombosis (derin damar trombozu)", (Tıp) bacakların derin kısımlarında özellikle uzun hava seyahatleri sırasında oluşabilecek kan pıhtılaşması

DW : English Turkish

"Dead Weight (Yüksüz Ağırlık)", yüksüz ağırlık, bir vagonun yüksüz ağırlığı; ağır yük; hareketsiz ağır yük

DWAAL : English Turkish

n. şaşırma durumu, şaşkınlık durumu

DWARF : English Turkish

n. cüce, bodur şey, bodur

DWARF : English Turkish

v. cüceleştirmek, büyümesini önlemek, bodur kalmak; gölgede bırakmak

DWARF : English Turkish

adj. cüce, bodur, bücür

DWARF JUNIPER : English Turkish

n. bodurağaç