English
ENCODEMENT : English Turkish
n. kodlama, şifreleme
ENCODER : English Turkish
n. kodlayan, şifreleyen, mesajları kodlayan kimse veya şey
ENCODING : English Turkish
n. kodlama, şifreleme; bir cihaz veya programa uyan bir koda dönüştürme (Bilgisayar)
ENCOMIAST : English Turkish
n. kaside yazarı, methiye yazan ve söyleyen kimse, kasideci, methiyeci; öven kimse, yücelten kimse
ENCOMIASTIC : English Turkish
adj. öven, methiye dizen, yücelten
ENCOMIUM : English Turkish
n. övgü; kaside
ENCOMPASS : English Turkish
v. etrafını çevirmek, kuşatmak, sarmak, kapsamak; neden olmak; kumpas kurmak
ENCOMPASSMENT : English Turkish
n. etrafını çevirme, kuşatma, çembere alma
ENCOPRESIS : English Turkish
n. enkoprezi, dışkı kaçırma, dışkısını tutamama, irade dışı dışkı yapma
ENCORE : English Turkish
n. tekrar çağırma (sahneye), tekrarlama; isteme, istek parça
ENCORE : English Turkish
interj. tekrar, yeniden, isteriz
ENCORE : English Turkish
v. tekrarını istemek, yeniden sahneye çağırmak, tezahürat yapmak
ENCOUNTER : English Turkish
n. karşılaşma, rastlama, tesadüf, rastlantı, çarpışma; dövüşme; eğitim amacıyla toplanma
ENCOUNTER : English Turkish
v. karşılaşmak, rastlamak; yüz yüze gelmek, çarpışmak
ENCOUNTER BATTLE : English Turkish
karşılaşma muharebesi, düşman ile beklenmedik bir şekilde karşı karşıya gelinmesinin bir sonucu olarak gerçekleşen çarpışma (genellikle düşman tarafından planlanmıştır)
ENCOUNTER GROUP : English Turkish
karşılaşım grubu, çoğunlukla katılımcıların bastırılmamış duygusal yüzleşmeleri aracılığıyla kişiler arası duygusal ifade ve iletişim geliştirmek ve incelemek için çalışan yapılanmamış terapatik grup
ENCOUNTERER : English Turkish
n. karşılaşan, karşı karşıya gelen, beklenmedik bir şekilde başka bir kimseyle karşılaşan kimse
ENCOURAGE : English Turkish
v. cesaret vermek, cesaretlendirmek, desteklemek, teşvik etmek; korumak, özendirmek
ENCOURAGE STREAMLINING : English Turkish
verimliliği teşvik etmek, etkinliği desteklemek
ENCOURAGED HIM : English Turkish
onu cesaretlendirdi, onu destekledi, ona destek verdi, ona ümit ve güven verdi, onu teşvik etti
ENCOURAGEMENT : English Turkish
n. cesaret verme, yüreklendirme, teşvik; özendirme
ENCOURAGEMENT OF INVESTMENTS : English Turkish
yatırımların teşviki, finansal yatırımlara teşvik verilmesi, mali yatırımların cesaretlendirilmesi
ENCOURAGER : English Turkish
n. teşvikçi, teşvik veren, cesaretlendiren, destekleyen, ümitlendiren, umutlandıran
ENCOURAGING : English Turkish
n. teşvik etme
ENCOURAGING : English Turkish
adj. cesaret verici, teşvik edici, ümit verici, yüreklendirici, özendirici
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani