English
END OF WAR : English Turkish
n. savaşın sonu, savaşın sona ermesi veya neticelenmesi
END OFF : English Turkish
itirmek, son vermek, bitmek, sona ermek
END OFF IT ALL : English Turkish
hayatına son vermek, intihar etmek
END ON : English Turkish
pruva başta, pruva önde (Denizcilik)
END ONE'S DAYS : English Turkish
yaşamının son günlerini yaşamak, son günlerini geçirmek
END PAPER : English Turkish
kitap sonuna eklenen sayfalar, kitap başına eklenen sayfalar
END PLAY : English Turkish
(Makinalar/Mekanizma) kafa kafaya dik olarak hareket, uzunluk boyunca hareket; merkez çizgisi istikametinde şaftın hafif hareketi
END PRODUCT : English Turkish
ürün, mamul
END RESULT : English Turkish
nihai son, en sonda olan şey
END RHYME : English Turkish
n. kafiye, uyak
END RUN : English Turkish
n. bitirme koşusu, bir oyuncunun son çizgide (yada çizginin sonunda) aşağı yukarı koşmak suretiyle topla ilerlemeyi denemesi (Amerikan futbolu); bir zorluğu bertaraf etme girişimi
END SHEET : English Turkish
ir kitap kapağının ön ve arkasına yapıştırılan boş sayfa
END THE WAR : English Turkish
savaşı sonlandırma, bir şavaşı sürdürmeyi durdurma
END TO END : English Turkish
kafa kafaya, uç uça
END UP : English Turkish
itmek, sonuçlanmak, boylamak, düşmek, olup çıkmak
END USE : English Turkish
n. son kullanma, bir ürün için düzenlenen ve istenen nihai kullanım
END USER : English Turkish
n. son kullanıcı, özel olarak ona ve onun ihtiyaçlarına göre yapılmış bir programı kullanan kimse, birşeylerin (bir ürün, bilgisayar, bilgisayar programı, vb. gibi) kendilerine yönelik yapıldığı veya tasarlandığı en son grup veya insan
END-RUN : English Turkish
v. bir zorluğu bertaraf etmeye çalışmak, bir zorluğu aşma girişiminde bulunmak, bir engelin etrafından dolaşmak
ENDAMAGE : English Turkish
v. zarar vermek, incitmek, kötülük etmek, bozmak, zayıflatmak, yaralamak
ENDAMAGEMENT : English Turkish
n. zarar verme eylemi; zarar verilmiş olma durumu; zarar, ziyan, hasar
ENDAMEBA : English Turkish
n. dizanteriye sebep olan bağırsak paraziti türü
ENDAMOEBA : English Turkish
n. dizanteriye sebep olan bağırsak paraziti türü
ENDANGER : English Turkish
v. tehlikeye atmak
ENDANGER LIVES : English Turkish
insanların hayatını tehlikeye atmak, hayatları riske atmak, diğerlerini tehlikeye atmak
ENDANGER ONE'S OWN LIFE : English Turkish
hayatını tehlikeye atmak, kendisini hayatını tehdit eden bir durumda bırakmak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani