English
ENDEAVOUR : English Turkish
n. çabalamak, uğraşmak, çaba harcamak, gayret etmek, çalışmak
ENDED HIS SUFFERING : English Turkish
acısını dindirme, ızdırabına son verme, sefaletten/ızdıraptan kurtarma
ENDED SUCCESSFULLY : English Turkish
aşarılı bir şekilde bitirme, muzaffer veya zafer kazanmış bir tarzda nihayete erdirme, amaçlanan bir hedefe erişerek biten
ENDED WELL : English Turkish
mümkün olan en iyi şekilde sonlanma, güzel bir şekilde yerine getirilme
ENDEMIC : English Turkish
adj. yaygın, sık görülen; özgü, yöresel
ENDEMIC : English Turkish
n. yöresel hastalık, belirli bir topluluğa özgü hastalık, yöreye özgü hayvan, bitki örtüsü
ENDEMIC DISEASE : English Turkish
n. (Tıp) yöreye özgü hastalık, belirli bir grup insanda veya belirli bir bölge veya alanda yaşayan insanlarda sürekli olarak az veya çok mevcut olan hastalık
ENDEMISM : English Turkish
n. belirli bir yöreye veya bölgeye ait olma özelliği; belirli bir alanda bir hayvan türünün yoğunluğu, belirli bir yerde belli bitki türlerinin yoğunlaşması
ENDENIZATION : English Turkish
n. indenization, bir türün belli bir bölgeye yerleşmesine ve oraya adapte olmasına neden olma eylemi, adaptasyon eylemi, doğal ortama ayak uydurma fiili
ENDERMIC : English Turkish
adj. deri yoluyla emilen (İlaç tedavisinde)
ENDGAME : English Turkish
n. satranç oyununda oyundaki taşların çoğunun artık tahtada olmadığı final bölümü; herhangi bir olayın son bölümü veya son hareketi
ENDING : English Turkish
n. son, sona erme, bitirme; ölüm, ecel; sonek, takı
ENDING INVENTORY : English Turkish
cari rapor edilen sayım döneminin sonunda envanter stok miktarı
ENDITE : English Turkish
n. eklembacaklıların uzuvlarının içerisinde bulunan uzantı/ek; bazı eklembacaklıların üst çenelerinde bulunan ağız parçası (çiğnemek için kullanılan)
ENDIVE : English Turkish
n. hindiba
ENDLESS : English Turkish
adj. sonsuz, daimi, bitmek bilmeyen, ebedi, ölümsüz, bitmez tükenmez, uçsuz bucaksız
ENDLESS ATTEMPTS : English Turkish
sayısız girişimler; bitmek bilmeyen çabalar
ENDLESS CHAIN : English Turkish
sonsuz zincir, devam eden başarı veya seriler, devam eden ilerleme
ENDLESS EFFORT : English Turkish
itmek bilmeyen çaba, devamlı mücadele, sürekli gayret veya emek
ENDLESS SNORTS OF STUPID LAUGHTER : English Turkish
aptalca gülüşün bitmek bilmez sırıtışları, yürekten ve aptalca gülüş
ENDLESSLY : English Turkish
adv. gayesizce, hedefi olmaksızın, amaçsızca, hedefi olmaksızın; ebediyen, sonsuza dek, sonsuz
ENDLESSNESS : English Turkish
n. sonsuzluk, devamlılık
ENDLONG : English Turkish
adv. uzunluğuna
ENDMOST : English Turkish
adj. en son; en uzak
ENDNOTE : English Turkish
n. bir teksin (makalelerin, kitapların, vb.) sonunda açıklayıcı not
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani