English
ENHANCED FIGHTER MANEUVERABILITY : English Turkish
Geliştirilmiş dönme yeteneği olan savaş uçağı, EFM, taktik hareketler yapma yeteneğini yükselten uçak
ENHANCED GRAPHIC ADAPTOR : English Turkish
geliştirilmiş grafik adaptörü, bilgisayarın grafiksel kapasitesini artıran kart
ENHANCED GRAPHICS ADAPTER : English Turkish
Geliştirilmiş Grafik Bağdaştırıcı, IBM uyumlu bilgisayarlarda ekran adaptörü için eski standart, EGA
ENHANCED IDE INTERFACE : English Turkish
Gelişmiş IDE ara yüzü, sürücüleri kontrol etmek için gelişmiş arayüz
ENHANCED INTEGRATED DEVICE ELECTRONICS : English Turkish
Entegre Edilmiş Sürücü Elektroniği, disk kapasitesini ve veri aktarma hızını oldukça yükselten IDE standart ara yüzün geliştirilmiş versiyonu (Bilgisayar)
ENHANCEMENT : English Turkish
n. artırma, artırılma, artış
ENHANCER : English Turkish
n. geliştirici, güçlendirici, koyulaştırıcı (bir tat veya kokuyu); (Biyoloji) bir genin yanında bulunan ve genin mevcut fenotipinin görünümünü artıran DNA parçası
ENHANCING : English Turkish
n. yoğunlaşma, koyulaşma, şiddetlenme; gelişme, iyileşme, artma;
'ın değerini/miktarını artırma eylemi
ENHANCING HIS PRESTIGE : English Turkish
prestijini artırma, etkisini/nüfuzunu artırma, itibarını yükseltme
ENHARMONIC : English Turkish
adj. perdelerde özdeş fakat meydana geldikleri anahtarlara göre farklı yazılan tolara (ses, perde) ait (Müzik)
ENHYDROUS : English Turkish
adj. sulu (kristal)
ENIAC : English Turkish
n. ENIAC, ilk ve en büyük elektronik bilgisayarlardan biri
ENIGMA : English Turkish
n. bilmece, gizem, esrar, muamma; anlaşılmaz kimse
ENIGMATIC : English Turkish
adj. bilmece gibi, gizemli, esrarengiz
ENIGMATICAL : English Turkish
adj. bilmece gibi, gizemli, esrarengiz
ENIGMATICALLY : English Turkish
adv. gizemli bir şekilde, şifreli bir şekilde, bilmece gibi bir tarzda, anlaşılmaz bir şekilde, birden fazla anlama gelecek şekilde
ENIGMATIZE : English Turkish
v. bilmece gibi konuşmak, anlaşılmaz hale getirmek, bilinmezleştirmek
ENISLE : English Turkish
v. adalaştırmak, adanın bir parçası yapmak; bir ada üzerine yerleştirmek; izole etmek, soyutlamak
ENJAMBMENT : English Turkish
n. bir dizeden diğerine bir düşüncenin devam etmesi (Şiir)
ENJOIN : English Turkish
v. emretmek, empoze etmek, istemek; yasaklamak, menetmek
ENJOINDER : English Turkish
n. buyruk, emir; yasak, yasaklama, kısıtlama
ENJOY : English Turkish
v. haz almak, tadını çıkarmak, tadına varmak, zevk almak; hoşlanmak, hoşuna gitmek, beğenmek; sevmek; yararlanmak; sahip olmak
ENJOY A COMFORTABLE LEAD : English Turkish
akiplerinin önünde daha iyi yer tutmak (bir müsabakada)
ENJOY A GOOD REPUTATION : English Turkish
popüler olmak, çokları tarafından iyi bir şekilde saygı duyulmak veya takdir edilmek
ENJOY A SIZABLE LEAD : English Turkish
akiplerinden daha önde bir yer tutmak, rakiplerinden önde bulunmak (bir müsabakada)
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani