Multilingual Turkish Dictionary

English

English
ENNEATIC : English Turkish

adj. her dokuzuncu; dokuz seferde bir kez olan (9 günde veya dokuz yılda, vb.)

ENNOBLE : English Turkish

v. asilleştirmek, soylulaştırmak; yüceltmek, yükseltmek

ENNOBLEMENT : English Turkish

n. asalet verme, yüceltme

ENNOBLER : English Turkish

n. soyluluk ünvanı veren kimse, soyluluk ünvanı bağoşlayan kimse

ENNOBLING : English Turkish

adj. asalet veren, yüceltici

ENNUI : English Turkish

n. can sıkıntısı, bıkkınlık

ENOCH : English Turkish

n. Enoch, erkek ismi; Cain'in oğlu (İncil’le ilgili)

ENOKI : English Turkish

n. enoki, ince saplı Japonya'ya özgü küçük lezzetli beyaz yenilebilir mantar

ENOKI MUSHROOM : English Turkish

n. enoki mantarı, enokidake, enoki, ince saplı Japonya'ya özgü küçük lezzetli beyaz yenilebilir mantar

ENOKIDAKE : English Turkish

n. enokidake, enoki mantarı, enoki, ince saplı Japonya'ya özgü küçük lezzetli beyaz yenilebilir mantar

ENOL : English Turkish

n. (Kimya) etilen ve etanolden (-'den ismi türetilen) oluşan kimyasal bileşik

ENOLA : English Turkish

n. Enola, kadın ismi

ENOLA GAY : English Turkish

Enola Gay, II. Dünya Savaşı sırasında Hiroşima'ya (Japonya) ilk atom bombasını atan ABD uçağı

ENOLIZATION : English Turkish

n. (Kimya) enole (organik bileşik türü) dönüşme süreci

ENOLOGIST : English Turkish

n. oenologist, şarap uzmanı, üzümcülük/şarapçılık üzerine çalışmalar yapan kimse, şarap yapımında uzmanlaşmış kimse

ENOLOGY : English Turkish

n. enoloji, şarap bilgisi ve araştırması (ayrıca oenology)

ENORMITY : English Turkish

n. alçaklık, kötülük; iğrençlik; cinayet; irilik, büyüklük

ENORMOUS : English Turkish

adj. büyük, muazzam, azman, kocaman, koskocaman, dağ gibi (Argo)

ENORMOUS DIMENSIONS : English Turkish

muazzam ebatlar, devasa oranlar, devasa boyut

ENORMOUSLY : English Turkish

adv. çok

ENORMOUSNESS : English Turkish

n. büyüklük, kocamanlık

ENOUGH : English Turkish

adj. yeterli, kâfi, yeter

ENOUGH : English Turkish

adv. yeterince, yeteri kadar

ENOUGH : English Turkish

interj. yeter; bıktım

ENOUGH : English Turkish

n. yeterli miktar, yeter