Multilingual Turkish Dictionary

English

English
ENSAMPLE : English Turkish

v. örnek göstermek, örneklerle açıklamak, örnek yoluyla göstermek

ENSANGUINE : English Turkish

v. kan lekesi yapmak, kanla lekelemek, kanla kirlenmek, kana boyamak

ENSANGUINED : English Turkish

adj. kan kırmızısı; kanla lekelenmiş, kana boyanmış

ENSCONCE : English Turkish

v. yerleştirmek

ENSCONCE ONESELF : English Turkish

yerleşmek, kurulmak, büzülmek, gizlenmek

ENSEMBLE : English Turkish

n. birlik, topluluk, grup; döpiyes, uyumlu giysi

ENSEPULCHER : English Turkish

v. mezara koymak, gömmek, defnetmek, toprağa vermek, kabire yerleştirmek, bir kabir/türbeye koymak

ENSHEATHE : English Turkish

v. bir kılıfın içinde gibi kapatmak/çevresini sarmak (ayrıca insheathe)

ENSHRINE : English Turkish

v. kutsal bir yere koymak, saklamak; kutsal kabul etmek

ENSHRINED : English Turkish

adj. kutsallaştırılmış, kutsanmış; bir tapınağın içine veya bir tapınağın içinde imiş gibi yerleştirilmiş

ENSHRINED TENET : English Turkish

kutsal ilke, kutsal prensip

ENSHRINEMENT : English Turkish

n. kutsallaştırma; bir tapınağa koyma işlemi

ENSHROUD : English Turkish

v. kefene sarmak; gizlemek, örtmek

ENSIFORM : English Turkish

adj. kılıç şeklinde, kılıca benzer biçimi olan

ENSIGN : English Turkish

n. simge, işaret; sancak, bayrak; nişan, rütbe işareti; bayraktar [brit.]; deniz asteğmeni [amer.]

ENSIGN SHIP : English Turkish

ir deniz asteğmeninin rütbesi veya durumu (Amer.), bir sancağın/bayraktarın rütbe veya durumu (İng.)

ENSILAGE : English Turkish

n. siloya koyma, ambara koyma, siloya konan yem

ENSILAGE : English Turkish

v. siloya koymak, yemleri ambara koymak

ENSILE : English Turkish

v. siloya koymak, yemleri ambara koymak

ENSKY : English Turkish

v. yüceltmek, övmek, övgülerle/dualarla cennete yükseltmek

ENSLAVE : English Turkish

v. esir etmek, köle yapmak

ENSLAVED : English Turkish

adj. esir düşmüş, esarete düşmüş, köleleştirilmiş

ENSLAVED HIMSELF : English Turkish

kendini
'a köle yapmış, kendini
'a maruz bırakmış, kendini
'a boyun eğdirmiş, kendini mecbur etmiş, kendini bağlamış

ENSLAVEMENT : English Turkish

n. köleleştirme, kölelik, esaret; körü körüne bağlılık

ENSLAVER : English Turkish

n. esir eden kimse, köle alan kişi