Multilingual Turkish Dictionary

English

English
ENTASIS : English Turkish

n. (Mimarlık) bir kolondaki hafif şişme, bir sütundaki önemsiz çıkıntı, bir kolonun şaftındaki belli belirsiz ve farkedilmez dışbükey şişlik

ENTEBBE : English Turkish

n. Entebbe, günay Uganda'da bir şehir

ENTEBBE RESCUE MISSION : English Turkish

Entebbe Kurtarma Görevi, 1976 yılında Uganda hava sahasında Entebbe'de teröristler tarafından tutulan Yahudi ve İsrail rehinelerini kurtarmak için düzenlenen İsrail askeri baskını (baskın operasyon sırasında hayatını kaybeden Yonathan Netanyahu tarafından yönetilmiştir)

ENTENTE : English Turkish

n. uyuşma, anlaşma, itilaf

ENTENTE : English Turkish

n. antant

ENTENTE CORDIALE : English Turkish

kordiale antantı, 1904 yılında Fransa ve İngiltere arasında yapılan pakt

ENTER : English Turkish

v. girmek, giriş yapmak, girmek [bilg.], içeriye girmek, içeri girmek; katılmak; kaydolmak, yazılmak, kaydetmek, yazmak, sokmak; gümrük beyanında bulunmak; sahneye çıkmak

ENTER A BOY AT A SCHOOL : English Turkish

ir çocuğu okula kaydetmek, bir çocuğu okula kaydettirmek

ENTER A CAVEAT : English Turkish

işlemlerin askıya alınması için ihtar çekmek, bir ihtar notu kayda geçirmek; işlemlerin durdurulması için bir ikaz/ihtar kayda geçirmek (Hukuk)

ENTER A CAVEAT AGAINST : English Turkish

muhalefet ifade edilene kadar işlemlerin durdurulması için ikaz çekme, itiraz dile getirilene kadar işlemlerin durdurulması için yapılan ihtar çekme

ENTER A HOSPITAL : English Turkish

v. hastaneye yatmak

ENTER A NEW YEAR : English Turkish

v. yeni bir yıla girmek

ENTER A PLEA : English Turkish

savunma delili sunmak, bir mahkeme salonunda bir savunma argümanını sunmak

ENTER A PROTEST : English Turkish

v. protesto etmek

ENTER A ROOM : English Turkish

v. bir odaya girmek

ENTER A WORD IN A DICTIONARY : English Turkish

sözlüğe bir kelime eklemek

ENTER AN ACTION : English Turkish

v. dava açmak

ENTER AN ACTION AGAINST SOMEONE : English Turkish

v. birisine karşı bir harekete girişmek, birisine karşı dava açmak; bir kimseye karşı yasal bir suçlamada bulunmak

ENTER AN AFFIDAVIT : English Turkish

v. (Hukuk) deklerasyon yapmak, bildiri yayınlamak; beyanname kayda geçirmek, bir taahhüt vermek

ENTER IN A LIST : English Turkish

listeye girmek, bir listeye yazılmak; liste üzerine yazmak

ENTER IN THE BOOK : English Turkish

v. deftere işlemek

ENTER INTO : English Turkish

v. girmek, kaydolmak, katılmak, girişmek, başlamak, duygularına katılmak, rol oynamak

ENTER INTO A BOND WITH : English Turkish

-'ile anlaşma yapmak,
'ile sözleşme yapmak

ENTER INTO A CONTRACT : English Turkish

-'ile anlaşma yapmak; bir sözleşmeye katılmak, bir sözleşmeye taraftar olmak, bir anlaşma imzalamak

ENTER INTO A NEW UNDERTAKING : English Turkish

v. yeni bir taahhüt altına girmek, yeni bir girişimde yer almak veya yeni bir taahhüt imzalamak