Multilingual Turkish Dictionary

English

English
FAST TALK : English Turkish

v. ikna etmek, kandırmak, razı etmek

FAST TO LIGHT : English Turkish

adj. ışığa dayanıklı

FAST TRAIN : English Turkish

yüksek hızlı tren; ekspres tren

FASTBACK : English Turkish

n. aerodinamik spor araba, yağsız bir cins domuz

FASTBALL : English Turkish

n. en yüksek hızda vurulan top (Beyzbol)

FASTEN : English Turkish

v. bağlamak, raptiyelemek, kopçalamak, tutturmak, iliştirmek, kilitlemek, gözünü dikmek, iliklemek, sabitlemek, gözünü ayırmamak, yüklemek, birleşmek, bağlanmak

FASTEN DOWN : English Turkish

v. sağlamlaştırmak, tespit etmek, karar verdirmek

FASTEN ON : English Turkish

v. yüklemek, üzerine atmak, tutunmak, yapışmak, hedef almak, amaçlamak

FASTEN SEAT BELTS : English Turkish

kemerlerinizi bağlayın

FASTEN UP : English Turkish

kilitlemek, sürgülemek, bağlamak, sabitlemek

FASTEN WITH LATCH : English Turkish

v. mandallamak

FASTEN YOUR SEAT BELT : English Turkish

kemerini bağla (uçakta, otomobilde, vb.)

FASTEN YOUR SEAT-BELTS : English Turkish

kemerlerinizi bağlayın, bir kemerin tokasını diğerinin ucundaki sokete yerleştirin

FASTENED : English Turkish

adj. sağlam, güvenceye alınmış, bağlanmış; düğmelenmiş, fermuarlı; eklenmiş, iliştirilmiş, birleştirilmiş; kapanmış

FASTENER : English Turkish

n. bağ, raptiye, fermuar, kilit, toka, çıtçıt, ataş, mandal

FASTENING : English Turkish

n. bağ, bağlama, tutturma, bağlanma, tutulma

FASTER : English Turkish

interj. hızlan

FASTFOOD : English Turkish

adj. fastfood

FASTFOOD RESTAURANT : English Turkish

n. hamburgerci, sandviç türü yemek servisi yapan restoran

FASTI : English Turkish

n. kayıt; kaydetme; tarihsel olaylar, kronoloji; günleri mahkeme/oturumlar ve festivallere göre gösteren Roma takvimi (modern almanaklara benzeyen)

FASTIDIOUS : English Turkish

adj. titiz, zor beğenen, müşkülpesent

FASTIDIOUSLY : English Turkish

adv. hassas bir şekilde, ciddi olarak; aşırı derecede kibar bir şekilde; özenli bir şekilde, ufacık detaylara bile muazzam bir dikkat göstererek

FASTIDIOUSNESS : English Turkish

n. titizlik, müşkülpesentlik

FASTIGIATE : English Turkish

adj. huni şeklinde

FASTIGIUM : English Turkish

n. bir hastalık veya enfeksiyonda en büyük ve şiddetli nokta/evre