English
FASCIST : English Turkish
n. faşist
FASCIST : English Turkish
adj. faşist, despot
FASCISTIC : English Turkish
adj. faşizmle alakalı veya faşizme ilişkin, dikta yönetimine ilişkin; diktatörce, otoriter
FASCISTICALLY : English Turkish
adv. faşizm yoluyla, diktatör yönetim sistemiyle, diktayla; diktatörce veya otoriter bir şekilde
FASH : English Turkish
v. zahmet vermek, zorluk çıkarmak, canını sıkmak
FASHION : English Turkish
n. moda, adet, tarz, üslup, biçim, yüksek tabaka, kılık kıyafet, dış görünüş
FASHION : English Turkish
v. yapmak, biçimlendirmek, uydurmak
FASHION CONSCIOUS : English Turkish
moda bilinci, en son moda trendlerine önem veren veya dikkat eden, moda ile ilgilenen
FASHION DESIGN : English Turkish
n. moda tasarımı, giysi ve aksesuar tasarımı ile alakalı uygulamalı sanat
FASHION DESIGNER : English Turkish
modacı
FASHION HOUSE : English Turkish
moda evi, moda tasarımcısının işletmesi
FASHION MODEL : English Turkish
model, manken, mevcut giysi stillerini sunan veya modelliğini yapan kimse
FASHION PARADE : English Turkish
n. moda fuarı
FASHION PHOTOGRAPHS : English Turkish
moda fotografları, güncel modaya uygun giysi ve diğer kıyafetlerin fotografları
FASHION PLATE : English Turkish
model, moda resimleri, modayı takip eden kimse
FASHION SHOW : English Turkish
moda şovu, defile
FASHION TELEVISION : English Turkish
Moda kanalı, moda gösterileri ve yüksek moda dünyası ile ilgili haberler sunan kablolu TV televizyon kanalı, FTV
FASHION WORD : English Turkish
n. moda kelime, moda deyim, anahtar kelime, moda olmuş teknik kelime veya yeni kelime, modaya uygun güncel kelime
FASHION WORLD : English Turkish
moda dünyası, moda endüstrisini oluşturan tüm elemanlar (modeller, tasarımcılar, havalı elbiseler, vb.)
FASHIONABLE : English Turkish
adj. modaya uygun, şık, kibar, moda
FASHIONABLE AREA : English Turkish
ağbet gören bölge, kibar semt, prestijli mahalle, yaşamak için arzu edilen bölge
FASHIONABLENESS : English Turkish
n. modaya uygunluk, havalılık, popüler olma durumu; moda, tarz, biçim
FASHIONABLY : English Turkish
adv. modaya uygun olarak, en son trendlere göre
FASHIONED : English Turkish
adj. şekillendirilmiş, oluşturulmuş; ayarlanmış, uydurulmuş, adapte edilmiş; yaratılmış, yapılmış
FASHIONEDNESS : English Turkish
n. belirli bir tarzı veya biçimi olma durumu (kombinasyon içerisinde kullanılan, ör.: eski moda)
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani