Multilingual Turkish Dictionary

English

English
FAIRY TALE : English Turkish

peri masalı, masal, kuyruklu yalan

FAIRYDOM : English Turkish

n. periler

FAIRYLAND : English Turkish

n. periler ülkesi, masallar ülkesi

FAIRYLIKE : English Turkish

adj. periye benzeyen, periye benzer, küçük, narin, nazlı, sihirsel, büyülü

FAIRYTALE : English Turkish

n. peri masalı, fantastik güçler ve varlıklar içeren öykü (periler, cadılar, vb.); diğerlerini kandırmak için yaratılan hayali veya inanılmaz hikaye

FAISEL HUSSEINI : English Turkish

Faisel Husseini, Filistin Yönetiminin ılımlı lideri, doğu Kudüs'te " Arapça Araştırmalar Merkezi"nin kurucusu

FAIT : English Turkish

n. Fait, erkek ismi

FAIT : English Turkish

n. (Fransızca) gerçek, hakikat, durum, olay; olmuş (iyi yıllanmış peynirle alakalı)

FAIT ACCOMPLI : English Turkish

emrivaki, oldubitti, olmuş bitmiş iş

FAITH : English Turkish

n. inanç, güven, iman, din, sadakât, bağlılık, niyet, söz, vâât

FAITH CURE : English Turkish

n. telkinle tedavi, imanla tedavi

FAITH HEALER : English Turkish

telkinle tedavi eden kimse, imanla tedavi eden kimse

FAITH HEALING : English Turkish

telkinle tedavi, imanla tedavi

FAITH INC. : English Turkish

n. Faith Inc., taşınabilir aygıtlara ses ve müzik yüklenmesini ve tekrar çalmasını sağlayan teknolojiler geliştiren Japon şirketi

FAITH NO MORE : English Turkish

Faith No More, ünlü Amerikan rock and roll grubu

FAITHFUL : English Turkish

adj. sadık, vefalı, bağlı, doğru, dürüst, içten, güven veren, imanlı, mümin

FAITHFUL COPY : English Turkish

orjinal gibi görünen kopya, orjinaline benzeyen kopya

FAITHFUL FRIEND : English Turkish

n. can yoldaşı

FAITHFULLY : English Turkish

adv. inançla, bağlılıkla, doğrulukla, dürüstçe, içtenlikle, samimi olarak, şiddetle, kati olarak

FAITHFULNESS : English Turkish

n. sadakât, bağlılık, doğruluk, dürüstlük, içtenlik, güvenilirlik, tamlık, iman, inanç

FAITHLESS : English Turkish

adj. dinsiz, imansız, güvenilmez, hain, namussuz, hilekâr

FAITHLESSLY : English Turkish

adv. inançsızca, dinsiz imansızca, inanmadan; sahte olarak, yalandan; güvenilmez/kaypak bir şekilde; sadakatsiz bir şekilde

FAITHLESSNESS : English Turkish

n. inançsızlık, güvenilmezlik; sadakatsizlik; inançsız; döneklik

FAKE : English Turkish

n. taklit, sahte şey, uydurma, hile, numaracı, sahtekâr, şarlatan

FAKE : English Turkish

v. sahtesini yapmak, taklit etmek, numara yapmak, olduğundan iyi gibi göstermek, aldatmak, sağ gösterip sol vurmak