English
EXTENSIVE : English Turkish
adj. uzatılmış, geniş, yaygın, geniş ölçüde yapılan, engin
EXTENSIVE AGRICULTURE : English Turkish
yaygın tarım, genişletilmiş ziraat, büyük alanlar üzerinde tahıl/ekin yetiştirmeye dayalı çiftçilik
EXTENSIVE COMMERCIAL ACTIVITY : English Turkish
yaygın/geniş ticari aktivite, uzaklara erişen satış aktivitesi
EXTENSIVE COVERAGE : English Turkish
medya tarafından yapılan geniş kapsamlı haber
EXTENSIVE DAMAGE : English Turkish
geniş şekilde hasar, büyük zarar, dikkate değer hasar
EXTENSIVE KNOWLEDGE : English Turkish
engin bilgi, büyük bilgi, hatırısayılır ölçüde bilgi veya anlayış
EXTENSIVE SUBJECT : English Turkish
yaygın konu, geniş kapsamlı bir şekilde okullarda öğretilen çalışma konusu
EXTENSIVELY : English Turkish
adv. yaygın olarak, uzatılmış olarak, geniş olarak
EXTENSIVENESS : English Turkish
n. genişlik, yaygınlık, uzunluk, ferahlık
EXTENSOMETER : English Turkish
n. metallerin veya diğer malzemelerin büzüşme ve genleşmesindeki küçük artışları ölçen alet
EXTENSOR : English Turkish
n. uzatıcı kas, ekstensor
EXTENT : English Turkish
n. uzunluk; genişlik; yükseklik; alan; boyut, kapsam; derece, ölçü
EXTENUATE : English Turkish
v. hafifletmek, mazur göstermek, hafife almak, ciddiye almamak
EXTENUATING : English Turkish
adj.
'ın ciddiyetini azaltan (bir faaliyetin veya suçun); yapılan hareketin ciddiyetini azaltmak için kısmen özürler veya sebepler sunan
EXTENUATING CIRCUMSTANCES : English Turkish
n. hafifletici nedenler
EXTENUATION : English Turkish
n. hafifletme, hafife alma, ciddiye almama
EXTENUATORY : English Turkish
adj.
'ın ciddiyetini azaltan (bir faaliyetin veya suçun); küçülten, incelten (Arkaik)
EXTERIOR : English Turkish
n. dışarı, dış taraf, dış ilişkiler, dış çekim
EXTERIOR : English Turkish
adj. dış, dış kaynaklı, harici, dış ülkelerle olan
EXTERIOR ANGLE : English Turkish
dış açı, bir geometrik şelkin dış tarafındaki açı
EXTERIOR BALLISTICS : English Turkish
harici balistikler, bir merminin silahın namlusunu terkettikten sonraki hareketini inceleyen bilim
EXTERIOR SHOT : English Turkish
dış mekan fotografı, dış mekanlarda çekilen fotograf
EXTERIORITY : English Turkish
n. yüzey, satıh, dış görünüş; dışarılık; dış görünüş; dışarda olan şey, hariç olan şey
EXTERIORIZATION : English Turkish
n. dışlama, yabancılaştırma, yabancılaştırma işlemi, hariç tutma süreci
EXTERIORIZE : English Turkish
v. dışlamak, dışa vurmak, çıkarmak, ortaya çıkarmak (ayrıca exteriorise)
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani